Arabic
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، ح وَحَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، كِلاَهُمَا عَنِ الأَعْمَشِ، بِهَذَا الإِسْنَادِ غَيْرَ أَنَّهُمَا قَالاَ " مَا أَنْتُمْ يَوْمَئِذٍ فِي النَّاسِ إِلاَّ كَالشَّعْرَةِ الْبَيْضَاءِ فِي الثَّوْرِ الأَسْوَدِ أَوْ كَالشَّعْرَةِ السَّوْدَاءِ فِي الثَّوْرِ الأَبْيَضِ " . وَلَمْ يَذْكُرَا " أَوْ كَالرَّقْمَةِ فِي ذِرَاعِ الْحِمَارِ " .
حدثنا ابو بكر بن ابي شيبة، حدثنا وكيع، ح وحدثنا ابو كريب، حدثنا ابو معاوية، كلاهما عن الاعمش، بهذا الاسناد غير انهما قالا " ما انتم يوميذ في الناس الا كالشعرة البيضاء في الثور الاسود او كالشعرة السوداء في الثور الابيض " . ولم يذكرا " او كالرقمة في ذراع الحمار
Bengali
আবূ বাকর ইবনু আবূ শাইবাহ্ (রহঃ) ..... আ'মাশ (রহঃ) হতে উক্ত সনদে হাদীসটি বর্ণনা করেছেন। তারা উভয়ে বর্ণনা করেন, "তোমরা সকল মানুষের মধ্যে কালো ষাঁড়ের গায়ে একটি সাদা পশমের মতো হবে অথবা সাদা ষাড়ের গায়ে কালো পশমের মতো হবে।" তারা “গাধার পায়ের চিহ্নের মতো" এ কথা উল্লেখ করেননি। (ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ ৪২৬, ইসলামিক সেন্টারঃ)
English
The same hadith has been narrated from A'mash on the authority of the same chain of transmitters with the exception of these words:You would be no more among men (on the Day of Resurrection) but like a white hair on (the body of) a black ox, or like a black hair on (the body of) a white ox, and he made no mention of: a strip on the foreleg of an ass
French
Indonesian
Russian
(…) В этой версии хадиса он сказал: «…В тот день вы будете среди (других) людей подобны всего лишь чёрному волоску на шкуре белого быка». И не упомянул: «Маленькому наросту на ноге осла»
Tamil
மேற்கண்ட ஹதீஸ் மேலும் இரு அறிவிப்பாளர்தொடர்கள் வழியாகவும் வந்துள்ளது. அவற்றில், "அன்றைய தினம் (மற்ற) மனிதர்களுடன் ஒப்பிடும்போது நீங்கள் "கறுப்புக் காளை மாட்டிலுள்ள வெள்ளை முடியைப் போன்றுதான்" அல்லது "வெள்ளைக் காளைமாட்டிலுள்ள கறுப்பு முடியைப் போன்றுதான்" எனும் வாக்கியம் இடம்பெற்றுள்ளது. "கழுதையின் முன்னங்காலிலுள்ள வெள்ளை சொட்டையைப் போன்றுதான்" என்பது இடம்பெறவில்லை. அத்தியாயம் :
Turkish
Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe tahdis etti. Bize Veki" tahdis etti. (H) Bize Ebu Kureyb de tahdis etti. Bize Ebu Muaviye tahdis etti. Her ikisi A'meş'ten bu isnad ile hadisi rivayet ettiler. Aneak ikisi de şöyle dedi: "Sizler o gün insanlar arasında ancak siyah öküzdeki beyaz bir kıl gibi yahut beyaz bir öküzdeki siyah bir kıl gibisiniz" dediler ve "yahut eşeğin ön ayağındaki tüysüz daire şeklindeki ben gibisiniz" ibaresini zikretmediler. Diğer tahric: Buhari, 3348, 6530, 4741, 7483 -muhtasar olarak-; Tuhfetu'I-Eşrın, 4005 DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: Bu hadisi Buhari «Kitabu'r-Rikak» ile Ye'cüc Me'cüc kıssasında tahriç etmiştir. Kıyamet gününde Allah Teâlâ Hz. Âdem'e; «Cehennem heyetini çıkar.» diyecek sözünden murad; cehenneme gidecek olanları başkalarından ayırmasını emredecek demektir. Bu işin Adem (A.S.)'a havale buyurulması ya bütün insanların babası olduğu için yahut da onları bildiğinden dir. Âdem (A.S.) Allah Tealanın nidasına kemâl-i nezaket ve edeple cevap verecek ve : «Lebbeyk ve Sa'deyk. (Yâni) : Senin emrine bir değil, iki defa icabet etmeye ve onu tekrar tekrar yerine getirmeğe hazırım; bütün hayır senin yed-i kudretindedir.» diyecektir. Bütün hayır ve şer Allah'ın yed-i kudretinde olduğu halde şerri ona nisbet etmeyerek yalnız hayırı zikretmesi de kemâl-i edep iktizasıdir.. Çünkü şerrin haliki de Allah-ü Zülcelâl isede; Allah şerre razı değil; Fakat hayıra razıdır. Bazıları; Allah'a nispetle hayır ve şer müsavidir. Zira Allah'ın her fiîli güzeldir. Fiillerin bazısının güzel bazısının çirkin ve yasak olması kullara nispetledir demişlerdir. Hadisin buradaki rivayetinde ehl-i cehennemin her bin kişide dokuz yüz doksan dokuz nispetinde olduğu beyan edilmiştir. Başka bir rivayette bu nispetin yüzde doksan dokuz olduğu zikredilmiştir. Bu iki adedin arasındaki fark pek büyük isede maksat adedlerin kendileri değildir. Bu adetler yukarıda da beyan ettiğimiz vecihle çokluktan kinayedirler. Çünkü bir şey'i adetle tahsis etmenin ziyadesini nefiy mânasına gelmiyeceği usul-u Fıkıhta tekarrur etmiş bir kaidedir. Binaenaleyh gerek binde dokuz yüz doksan dokuz gerekse yüzde doksandokuz nispetlerinin ifade ettikleri mâna aynı şey olup cehenneme girecek olan kâfir sayısının çokluğundan mu'min adedinin azlığından ibarettir. «Cehennem heyeti ne kadardır?» cümlesi mukadder bir cümle üzerine atf olunmuştur. Takdiri şöyledir : «Emrin baş üstüne Yarabbi! Ama bunların adedi ne kadardır?» Resulullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «İşte çocuğun ihtiyarladığı, hamilenin çocuğunu düşürdüğü zaman o zamandır.» sözüyle: «Şüphesiz ki, kıyametin zelzelesi pek büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün her emzikli anne emzirdiği çocuğundan vaz geçecek...» Âyet-i kerimesine işaret buyurmuştur. Ulemâ gerek hadis-i şerifte gerekse âyet-i kerimede zikredilen çocuk düşürme çocuğundan geçme gibi hallerinin ne zaman zuhur edeceği hususunda muhtelif kaviller ileriye sürmüşlerdir. Bazılarına göre; bu hal henüz dünyada iken kıyamet için yer sarsıldığı zaman olacaktır. Çünkü kıyamette çocuk düşürmek sarhoş olmak gibi haller yoktur. Bu kavle göre; âyet'ten murad zahiri manasıdır. Diğer bazılarına göre ise, aynı haller kıyamette vuku bulacaktır. Âyetteki çocuk düşürmek: «Kıyametin şiddet ve hevilnâk manzarası insanları o derece korkutacak ki; orada hamile kadınlar bulunduğu tasavvur edilse mutlak korkudan çocuklarını düşürürler.» Nitekim araplar başlarına gelen korkunç bir musibeti ifade için: «Başımıza öyle bir belâ geldi ki çocuğu ihtiyarlatır» derler. Kirmani: «Hadisten murad oradaki korkunç manzarayı temsildir.» diyor. Ashab-ı kiramın kendilerine verilen haberi pek ağır ve şiddetli bularak: «Ya Resulullâh! Acaba kurtulacak olan bu zat hangimiz olacak» diye sormaları bindebir nispetinde az olan kurtulanların her ümmete şamil olduğunu ve her ümmetten yalnız bir kişi kurtulacağını zannetmelerindendir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Müjde sîze...» buyurarak maksadının bu olmadığını beyanla cennetliklerin cehennemliklere nispetle az olduğunu anlatmak İstediğini söylemiştir. Ye'cüc ve Me'cüc: Kıyametin büyük alâmetlerinden olmak üzere kıyamete yakın yer yüzüne dağılarak pek büyük fitne ve fesatlar çıkaracak müthiş zulümler ika edecek iki fırkadır. Vehb'ibn Münebbih ile Mukatil b. Süleyman'ın beyalarına göre; bunlar Nuh (A.S.)'ın Yasef ismindeki oğlunun zürriyetidir. Kâ'ba göre ise; Âdem (A.S.)'ın toprağa karışan nutfesinden halk edilmişlerdir. Bu hususta daha başka kavillerde vardır. Tafsilât kelâm kitaplarındadır. Rakme: Merkebin ön bacaklarının iç taraflarında tırnaklara yakın daire şeklinde görülen berelerdir. Allah bilendir
Urdu
(جریر کے بجائے ) اعمش کے دو شاگردوں وکیع اور ابو معاویہ نےاسی سند کے ساتھ روایت کی ، لیکن دونوں کے الفاظ ہیں : ’’اس دن لوگوں میں تم ( اسےسے زیادہ ) نہیں ہو گے مگر ( ایسے ) جس طرح ایک سفید بال جو سیاہ بیل پر ہوتا ہے یا سیاہ بال جو سفید بیل پر ہوتا ہے ۔ ‘ ‘ ان دونوں نے گدھے کے اگلے پاؤں کے نشان کا تذکرہ نہیں کیا ۔