Arabic

حَدَّثَنَا هَدَّابُ بْنُ خَالِدٍ الأَزْدِيُّ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي عِمْرَانَ، وَثَابِتٍ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ ‏ "‏ يَخْرُجُ مِنَ النَّارِ أَرْبَعَةٌ فَيُعْرَضُونَ عَلَى اللَّهِ فَيَلْتَفِتُ أَحَدُهُمْ فَيَقُولُ أَىْ رَبِّ إِذْ أَخْرَجْتَنِي مِنْهَا فَلاَ تُعِدْنِي فِيهَا ‏.‏ فَيُنْجِيهِ اللَّهُ مِنْهَا ‏"‏ ‏.‏
حدثنا هداب بن خالد الازدي، حدثنا حماد بن سلمة، عن ابي عمران، وثابت، عن انس بن مالك، ان رسول الله صلى الله عليه وسلم قال " يخرج من النار اربعة فيعرضون على الله فيلتفت احدهم فيقول اى رب اذ اخرجتني منها فلا تعدني فيها . فينجيه الله منها

Bengali

হাদ্দাব ইবনু খালিদ আল আযদী (রহঃ) ..... আনাস ইবনু মালিক (রাযিঃ) থেকে বর্ণিত যে, রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম ইরশাদ করেনঃ চার ব্যক্তিকে জাহান্নাম থেকে বের করে আল্লাহর সমীপে উপস্থিত করা হবে। তন্মধ্যে একজন বারবার পশ্চাৎ দিকে ফিরে তাকাবে আর বলবে, হে আমার রব! যখন আমাকে এ জাহান্নাম থেকে বের করেছেন, তখন আমাকে আর সেখানে ফিরিয়ে নিবেন না। আল্লাহ তা'আলা এ লোকটিকে জাহান্নাম থেকে মুক্তি দিয়ে দিবেন। (ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ ৩৭০, ইসলামিক সেন্টারঃ)

English

It is narrated on the authority of Anas b. Malik that the Messenger of Allah (ﷺ) said:Four persons would be brought out from the Fire and would be presented to Allah. One of them would turn (towards the He) ) ) and say: O my Lord, when Thou hast brought me out from it, do not throw me back into it, and Allah would rescue him from it

French

Indonesian

Telah menceritakan kepada kami [Haddab bin Khalid al-Azdi] telah menceritakan kepada kami [Hammad bin Salamah] dari [Abu Imran] dan [Tsabit] dari [Anas bin Malik] bahwa Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam bersabda: "Ada empat manusia yang keluar dari neraka, lalu dihadapkan kepada Allah, maka salah seorang dari mereka berpaling, seraya berkata, 'Wahai Rabbku, jika Engkau telah mengeluarkanku dari neraka maka janganlah Engkau mengemabalikanku ke dalamnya.' Maka Allah menyelamatkannya dari neraka

Russian

Сообщается со слов Анаса ибн Малика, что Посланник Аллаха ﷺ сказал: «Выйдут из Огня и предстанут пред Аллахом Всевышним четыре (человека), один из которых повернётся (к Огню) и скажет: “О Господь мой, если уж Ты вывел меня из него, не возвращай меня туда!”, и Аллах избавит его от (Огня)»

Tamil

அல்லாஹ்வின் தூதர் (ஸல்) அவர்கள் கூறினார்கள்: (இறுதிக் கட்டத்தில்) நான்கு பேர் (நரக) நெருப்பிலிருந்து வெளியேறுவார்கள். அந்நால்வரும் அல்லாஹ்வின் முன் நிறுத்தப்படுவார்கள். அப்போது அவர்களில் ஒருவர் (நரகத்தை நோக்கித்) திரும்பி, "இறைவா! இ(ந்தக் கொடிய நரகத்)திலிருந்து என்னை நீ வெளியேற்றிய பின் மீண்டும் அதற்குள் என்னை அனுப்பிவிடாதே!" என்று கூறுவார். அதையடுத்து அல்லாஹ் அதிலிருந்து அவரைக் காப்பாற்றுவான். இதை அனஸ் பின் மாலிக் (ரலி) அவர்கள் அறிவிக்கிறார்கள். இந்த ஹதீஸ் இரு அறிவிப்பாளர்தொடர்களில் வந்துள்ளது. அத்தியாயம் :

Turkish

Bize Heddâb b. Halid El-Ezdî rivayet etti (dedi ki): Bize Hammad b. Seleme Ebu imran ile Sabit'ten, onlarda Enes b. Malik'ten naklen rivayet ettiler ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): şöyle buyurdu: "Cehennemden dört kişi çıkarılacak ve onlar Allah'a arz edilecekler. Onlardan biri dönüp şöyle diyecek: Rabbim, beni oradan çıkardığına göre artık beni bir daha oraya döndürme diyecek, Allah da onu ondan kurtaracak. " Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'I-Eşraf, 347, 1073 NEVEVİ ŞERHİ (471-473 numaralı hadisler): (471) "Bana Yezid el-Fakir tahdis etti." Adı Yezid b. Suhayb el-Kufi sonra el-Mekki'dir. Künyesi Ebu Osman'dır. Ona "el-Fakir" denilmesinin sebebi sırtında bir hastalığa tutulmuş olmasıdır. Eğilip, bükülmedikçe ondan dolayı ağrı çekiyordu. "Birtakım kimseler ... nihayet cennete girerler." Yüzleri n yuvarlağı yüzün etrafını çeviren yanları demektir. Bu ibarelerin anlamı da şudur: Cehennem ateşi yüzün yuvarlağını yemez; çünkü orası secde yeridir. Burada yüzün yuvarlığı sözkonusu edilirken daha önce diğer hadiste "secde yerleri"nden söz edilmişti. Orada da her iki ibarenin bir arada nasıl telif edildiği açıklanmıştı. Allah en iyi bilendir. "Haricilerin bazı görüşleri kalbimde yer etmişti." Asıl yazmalarda ve rivayetlerde "kalbimde yer etmişti" anlamındaki lafız bu şekilde ğayn iledir. Kadı İyaz (yüce Allah'ın rahmeti ona) bu kelimenin ayn ile rivayet edildiğini de nakletmektedir. Her ikisinin anlamı birbirine yakındır; yani bu düşünce kalbimin zarına yapışmıştl. Haricilerin görüşüne gelince, daha önce birkaç defa büyük günah işlemiş olanların cehennemde ebediyen kalacakları ve cehenneme girenin oradan bir daha çıkmayacağı görüşüne sahip olduklarını belirtmiştik. "Haccetmek sonra da insanlar arasına çıkmak maksadıyla ... yola çıktık." Yani bizler (3/50) büyük bir kalabalık halinde önce haccetmek sonra da insanlar arasında haricilerin mezhebini açıkça ortaya koyup, ona çağırıp, onun propagandasını yapmak üzere ülkemizden çıktık demektir. "Ancak o birtakım kimselerin cehennemden çıkacaklarını söyledi." Burada (aslında iddia etti, anlamına gelen ve dedi diye tercüme ettiğimiz) zeame fiili, dedi anlamındadır, kitabın baş taraflarında bunun açıklaması geçmiş, imamların onun ile ilgili sözleri de nakledilmişti. Allah en iyi bilendir. "Susam çubukları gibi çıkarlar. " Kasıt yağı çıkartılan bildiğimiz susamdır. İbnu'l-Esir diye bilinen İmam Ebu's-Saadat el-Mubarek b. Muhammed b. Abdulkerim el-Cezeri (yüce Allah'ın rahmeti ona) şöyle diyor: Susam kökleri sökülüp, taneleri alınmak üzere güneşe bırakılacak olursa yanmış gibi incelir ve kararır. İşte bunlar ona benzetilmiştir. Ben bu kelimenin gerçekte ne olduğunu uzun süre araştırdım ve onu soruşturdum. Fakat bu hususta beni rahatlatacak bir bilgi bulamadım. Ama büyük bir ihtimalle lafız tahrife uğramış olmalıdır. Büyük bir ihtimalle bu lafız "sa'sam" çubukları (odunu) olmalıdır. Bu ise abanos gibi siyah bir ahşaptır. Ebu's-Saadat'ın açıklamaları bunlardır. Onun aradaki mim harfini kaydetmeyip, ikinci sin'in fethalı olarak sözünü ettiği sa'sam kelimesi hakkında Cevheri ve başkaları da aynı şeyleri söylemiştir. Kadı İyaz ise şunları söylemektedir: Burada "susam" kelimesinin ne anlama geldiği bilinmiyor. Muhtemelen bunun doğru şekli "sa'sam odunu" olmalıdır. Bunun doğru olma ihtimali daha yüksektir. Bu da siyah bir odundur. Abanosun kendisi olduğu da söylenmiştir. Metali' sahibi ise şunları söylemektedir: Semasim aslında susam ve kişniş gibi güçsüz her türlü bitkiye denir. Başkaları da bu muhtemelen hemzeli "sesem" olmalıdır, o da abanos demektir. Onları abanos gibi siyah diye benzetmiş olmaktadır. (3/51) Bu ilim adamlarının bu hususta söylediklerinin kısa özeti budur. Ancak tercih edilen Ebu's-Saadat'ın açıkladığı üzere kaydettiğimiz gibi "susam" olduğudur. Şunu da belirtelim ki, asıl nüshaların birçoğunda "(.....): onlar susam çubukları gibi" şeklinde (gibi anlamındaki lafız) he' den sonra elif ile yazılmıştır ama doğru ve asıl nüshaların ve kitapların birçoğunda yazılı olan şekil ise he' den sonra mim ile yazılmasıdır. Birincisinin de açıklanabilir bir tarafı vardır. O da oradaki zamirin suretlerine raci olmasıdır. Yani onların suretleri susam çubukları gibidir demek olur. Allah en iyi bilendir. "Kağıt gibi çıkacaklar." Kırtas: kağıt üzerine yazı yazılan sahife demektir. O ırmakta yıkandıktan sonra ileri derecede beyaz olup, üzerlerindeki siyahlık kaybolacağından ötürü onları kağıtlara benzetmiştir. "Yazık size! O yaşlı adamın Resulullah'a yalan söylediğini nasıl düşünebilirsiniz?" Buradaki yaşlı adamdan kasıt Cabir b. Abdullah (r.a.)'dır. Bu soru bir inkar ve böyle bir kanaati red anlamını taşır; yani onun yalan söylediği asla düşünülemez, böyle bir şüphe olamaz. "Sonra geri döndük ... " Yani hacdan döndük ve biz haricilerin görüşünü hiç sözkonusu etmedik. Aksine sustuk ve bundan dolayı tövbe ettik. "Aramızdan bir adam müstesna." O bu görüşten vazgeçmek hususunda bize muvafakat etmedi. "Yahut Ebu Nuaym'in dediği gibi" ibaresinden kasıt senedin başında adı geçen Ebu Nuaym Fadl b. Dukeyn'dir. O Müslim'in hocasının hocasıdır. Onun bu yaptığı ravilerin rivayet ettikleri edeplerden bilinen bir edep ve terbiyedir. Bu da eğer ravi rivayeti mana yoluyla nakletmiş ise rivayetinin sonunda ihtiyaten ve meydana gelmiş bir değişiklik endişesiyle "yahut onun dediği gibi" demesidir. (473) "Bize Heddab b. Halid el-Ezdı tahdis etti. .. Enes (r.a.)'dan" Bu senetteki ravilerin tamamı Basralıdır. "Heddab"in adı Hudbe olarak da söylenir. Bunların biri isimdir, diğeri lakaptır. Fakat hangisinin hangisi olduğu ihtilaflıdır. (3/52) Buna dair açıklama daha önce geçmişti. Senetteki Ebu İmran'ın nispeti el-Cevnı' dir. Adı da Abdulmelik b. Habib'dir. Sabit'in nispeti ise el-Bunanl'dir

Urdu

ابو عمران اور ثابت نے حضرت انس بن مالک ‌رضی ‌اللہ ‌عنہ ‌ ‌ سے روایت کی کہ رسول اللہ ﷺ نے فرمایا : ’’دوزخ سے چار آدمی نکلیں گے ، انہیں اللہ تعالیٰ کی بارگاہ میں پیش کیا جائے گا ۔ ان میں سے ایک متوجہ ہو گا اور کہے گا : اے میرے رب !جب تو نے مجھے اس سے نکال ہی دیا ہے تو اب دوبارہ اس میں نہ ڈالنا ، چنانچہ اللہ تعالیٰ اس کو جہنم سے نجات دے دے گا ۔ ‘ ‘