Arabic

وَحَدَّثَنِي زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا مِسْعَرٌ، وَهِشَامٌ، ح وَحَدَّثَنِي إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ عَلِيٍّ، عَنْ زَائِدَةَ، عَنْ شَيْبَانَ، جَمِيعًا عَنْ قَتَادَةَ، بِهَذَا الإِسْنَادِ مِثْلَهُ ‏.‏
وحدثني زهير بن حرب، حدثنا وكيع، حدثنا مسعر، وهشام، ح وحدثني اسحاق بن منصور، اخبرنا الحسين بن علي، عن زايدة، عن شيبان، جميعا عن قتادة، بهذا الاسناد مثله

Bengali

English

The same hadith has been narrated by Zuhair b. Harb, Waki, Ishaq b. Mansur, Husain b. 'Ali

French

Indonesian

Russian

Этот хадис подобен предыдущему, но с другим иснадом

Tamil

Turkish

Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti. Bize Veki' tahdis etti. Bize Mis'ar ve Hişam tahdis etti (H). Bana İshak b. Mansur da tahdis etti (2/38a). Bize el-Huseyn b. Ali, Zaide'den haber verdi. O Şeyban'dan. Hepsi Katade'den bu isnadı ile hadisi aynen rivayet etti. Tahric bilgisi 327 nolu hadisin aynı NEVEVİ ŞERHİ 131. sayfa’da 337 nolu hadiste DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: Vesvese: nefisde yer etmeyip tereddüd halinde bulunan şeydir. Gönülden geçen şeyler diye terceme ettiğimiz «hadis'ünnefs> de öyledir. Bunlar kuvveden fi'le çıkmadıkça muahazeyi icab etmezler. Şu var ki; vesvese ve gönülden geçen şeylerin cezayi istilzam etmemesi için onların kalbden gelip geçmeleri şarttır. Bunları yapmağa niyet edilir de kalbde yer eder kalırsa azabı müstelzim olurlar. Kaadi Iyaz şöyle diyor: «Kalbte geçen şey, orada yer edip karar kılmadan gelip geçerse buna «hemra» derler. Şayed devam eder de kalbe yerleşirse «azim» olur. Azim sebebiyle ise inşan ya muahaze olunur yahud sevab kazanır. «Yani bir haramı irtikaba azmeden azaba, hayır yapmaya azmeden de sevaba layık olur demek istiyor. Kurtubî diyor ki: «Kaadi lyazın kavli bil umum selef uleması ile fukahanın, muhaddislerin ve ilm-i kelam alimlerinin mezhebidir. Bu hususta onlara muhalefet ederek: «İnsanın kalbinden geçen şeyler orada yer etsin etmesin hiç bir muahazeyi icab etmez.» diyenlerin sözüne bakılmaz. Bunlar Allah'u Teala'nın: «Kadın gerçekten ona niyeti kurmuştu. Rabbinin burhanını görmemiş olsa o da ona niyeti kurmuş gitmişti...» [Yusuf 24] ayet-i kerimesiyle ve bu hadisle Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in: «Fi'len yapmadskça yahud söylemedîkçe» buyurmuş olmasile bir de kötülük etmeye azmetmişken yapmayan ve söylemeyene ceza verilmemesile istidlal ederlerse de ayetle istidlallerine verilecek cevab: Ayetteki gönülden geçen şeylerdir. Fakat bazıları da kalbde yer etmeyen düşüncelerdir ki, bunlardan dolayı azab yoktur. Nitekim bu hadisde buna şahittir...» Kirmaniı de şunları söylemiştir: «Ulema diyor ki: Bir kimse velev 25 sene sonra bir vacibi terk yahud bir haramı irtikab edeceğine azmeylese derhal asî olur.» Hatırdan geçen şeylerden murad: niyet derecesine varmayan şeylerdir. Niyet derecesine varan kuruntulardan dolayı kul muahaze edilecektir. İbnü'l-Arabî: «Hadisdeki (konuşmadıkça) tabirinden murad: gönülden geçen şeydir. Çünkü asıl kelam, ilme muvafık olan kalbteki sözdür; dil onun tercemanıdır; demişse de bu söz reddedilmiştir. Zira kalbden geçen şeyler söz yerine geçse, bunların namazı da bozması icabederdi. Halbuki konuşmak namazı bozduğu halde gönülden geçen şeylerin namazı bozduğuna kail olan bulunmamıştır

Urdu

مسعر ، ہشام اور شیبان سب نے قتادہ سے سابقہ سند کے ساتھ اسی حدیث کی طرح روایت کی ۔