Arabic

وَحَدَّثَنَا هُرَيْمُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى الأَسَدِيُّ، حَدَّثَنَا الْمُعْتَمِرُ بْنُ سُلَيْمَانَ، قَالَ سَمِعْتُ أَبِي يَذْكُرُ، عَنْ ثَابِتٍ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ لَمَّا نَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ ‏.‏ وَاقْتَصَّ الْحَدِيثَ ‏.‏ وَلَمْ يَذْكُرْ سَعْدَ بْنَ مُعَاذٍ وَزَادَ فَكُنَّا نَرَاهُ يَمْشِي بَيْنَ أَظْهُرِنَا رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْجَنَّةِ ‏.‏
وحدثنا هريم بن عبد الاعلى الاسدي، حدثنا المعتمر بن سليمان، قال سمعت ابي يذكر، عن ثابت، عن انس، قال لما نزلت هذه الاية . واقتص الحديث . ولم يذكر سعد بن معاذ وزاد فكنا نراه يمشي بين اظهرنا رجل من اهل الجنة

Bengali

হুরায়ম ইবনু ‘আবদুল আ'লা আল আসাদী (রহঃ) ... আনাস (রাযিঃ) বলেন, যখন এ আয়াত নাযিল হলো .....। এতেও সা'দ ইবনু মু'আয এর উল্লেখ নেই। তবে শেষে আছে, আমরা তাকে ভাবতাম, একজন জান্নাতী লোক আমাদের মাঝে বিচরণ করছেন। (ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ ২১৭, ইসলামিক সেন্টারঃ)

English

This hadith is narrated on the authority of Anas by another chain of transmitters in which there is no mention of Sa'd b. Mu'adh, but the following words are there:We observed a man, one of the dwellers of Paradise, walking about amongst us

French

Indonesian

Russian

(…) Сообщается, что Анас сказал: «Когда был ниспослан этот аят…». Далее он рассказал тот же хадис, не упомянув Са‘да ибн Му‘аза, но добавив: «…и мы видели, как он ходил среди нас, человек из обитателей Рая»

Tamil

Turkish

Bize Hüreym b. Abdil A'la el-Esedî dahi rivayet etti. (Dedi ki): Bize el-Mu'temir b. Süleyman rivayet etti. (Dedi ki): Babamı Sabit'ten, o da Enes'den naklen anlatırken dinledim. Enes: — Bu ayet indiği vakit... diyerek hadisi rivayet etmiş; ama Sa'd b. Muazı zikretmemiş. Yalnız: (Biz Sabit'i aramızda gezinen cennetlik bir zat olarak görüyorduk) cümlesini ziyade etmiş. Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 402 DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: Bu hadis-i şerif Sabit b. Kays (Radiyallahu anh) 'ın büyük menkabesini anlatmaktadır. Hz. Sabit Ensar'ın ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hatibi idi. Yüksek sesli bir zat olup konuşurken sesi fazla gürleşirdi. Bu sebeble herkesden ziyade endişeye düşmüştü. Fakat Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisini cennetle müjdeleyince bütün üzüntüleri bir anda sürura münkalib oldu. Hadisde zikri geçen ayet-i kerime bir rivayete göre onun hakkında nazil olmuş; diğer bir rivayete göre ise Ebu Bekir'le Ömer (Radiyallahu Anhuma) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in huzurunda bir meseleyi yüksek sesle münakaşa ettikleri zaman inmiş; bundan sonra onlar da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in huzurunda adeta fısıltı ile konuşmuşlardır. Ayetin Benî Temim hey'eti hakkında nazil olduğunu söyleyenler olduğu gibi daha başka sebeb-i nüzul zikredenler de vardır. El-Ubbi'nin beyanına göre Hz. Sabit'in korkarak evine kapanması ayetin inmesinden evvele aid değildir. Çünkü o zaman henüz huzuru Nebevide yüksek sesle konuşmak yasak edilmiş değildi. Onun endişesi ileriye aitti. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in huzuruna çıktığı zaman mutlaka konuşmak mecburiyetinde kalacaktı. O bunu düşündükçe üzülüyor; korkuyor; ihtiyata riayet ediyordu. Nihayet endişesi görülmedik bir sürür la neticelendi. Hadis-i şerif, alim veya büyük bir zat arkadaşlarından bazısını bir kaç zaman görmezse araştırıp soruşturması gerektiğine delildir. NEVEVİ ŞERHİ: (310-313 numaralı hadisler): Bu bapta Sabit b. Kays b. eş-Şemmas (r.a.)'ın ve: "Sesinizi Nebinin sesinden fazla yükseltmeyin" (Hucurat, 2) ayetinin inmesi üzerine korkusu ile ilgili kıssa anlatılmaktadır. Sabit (r.a.) sesi yüksek bir zat idi. (2/133) Kendisi de yüksek sesle konuşurdu. Ensarın hatibi idi. Bundan dolayı bu hususta başkasından daha fazla çekinmişti. Ayrıca bu hadiste Sabit b. Kays'ın (r.a.) pek büyük bir menkıbesi bulunmaktadır. O da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in cennetliklerden birisi olduğunu haber vermesidir. Hadisten alimin ve kavmin büyüğünün arkadaşlarının gelip gelmediğine dikkat etmesi ve aralarından görünmeyen kimselerin halini sorması gerektiği anlaşılmaktadır. Müslim (rahimehullah)'ın: "Bize Katan b. Nuseyr tahdis edip dedi ki ... Enes'ten" senedinde bir incelik vardır. Bu da senetteki ravilerin tamamının Basralı oluşudur. Nuseyr ile ilgili olarak da Buhari ve Müslim'in Sahihlerinde ondan başka bu isimde biri olmadığını söylediğimiz gibi, bu şerh in mukaddimesinde yazdığımız fasıllarda da Müslim'in kendisinden rivayet nakletmesine karşı çıkanların karşı çıkış sebeplerini ve bunun cevabını da kaydetmiştik. Diğer isnatta yer alan "Habban" ismi ha harfi fethalı olup, b. Hilal' dir. (2/134) (302) bu hadisin isnadındaki raviler de hep Basralıdır. Ancak başındaki ravi olan Ahmed b. Said ed-Darimı, Neysaburludur. (3:3) Müslim'in: "Bize Hureym b. Abdula'la tahdis etti ... Enes'ten" Bu isnattaki ravilerin tümü de aynı zamanda gerçek anlamda Basralıdırlar. (313) "Biz onu cennet ehlinden aramızda yürüyen bir adam olarak görüyorduk" ifadesinde (bir adam anlamındaki lafız): "Raculen" şeklindedir, bazı asıllarda da "raculün" dür. Çoğunluk da budur. Her ikisi de sahihtir. Birincisi "onu" anlamındaki görmek fiilinin sonunda yer alan zamirin bedelidir. İkincisi ise istinaf (cümlenin ilk ismi) olmak üzere merfu okunur

Urdu

معتمر کے والد سلیمان بن طرخان نے ثابت کے واسطے سے حضرت انس ‌رضی ‌اللہ ‌عنہ ‌ ‌ کی روایت بیان کی کہ جب یہ آیت اتری ( آگے گزشتہ حدیث بیان کی ) لیکن سعد بن معاذ ‌رضی ‌اللہ ‌عنہ ‌ ‌ کا ذکر نہیں کیا اور یہ اضافہ کیا : ہم انہیں ( اس طرح ) دیکھتے کہ ہمارے درمیان اہل جنت میں سے ایک فرد چل پھر رہا ہے