Arabic
حَدَّثَنِي أَحْمَدُ بْنُ يُوسُفَ الأَزْدِيُّ، حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ، حَدَّثَنَا أَبِي، حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ، حَدَّثَنِي شَقِيقٌ، عَنْ عَمْرِو بْنِ الْحَارِثِ، عَنْ زَيْنَبَ، امْرَأَةِ عَبْدِ اللَّهِ . قَالَ فَذَكَرْتُ لإِبْرَاهِيمَ فَحَدَّثَنِي عَنْ أَبِي عَبَيْدَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ الْحَارِثِ عَنْ زَيْنَبَ امْرَأَةِ عَبْدِ اللَّهِ . بِمِثْلِهِ سَوَاءً قَالَ قَالَتْ كُنْتُ فِي الْمَسْجِدِ فَرَآنِي النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ " تَصَدَّقْنَ وَلَوْ مِنْ حُلِيِّكُنَّ " . وَسَاقَ الْحَدِيثَ بِنَحْوِ حَدِيثِ أَبِي الأَحْوَصِ .
حدثني احمد بن يوسف الازدي، حدثنا عمر بن حفص بن غياث، حدثنا ابي، حدثنا الاعمش، حدثني شقيق، عن عمرو بن الحارث، عن زينب، امراة عبد الله . قال فذكرت لابراهيم فحدثني عن ابي عبيدة عن عمرو بن الحارث عن زينب امراة عبد الله . بمثله سواء قال قالت كنت في المسجد فراني النبي صلى الله عليه وسلم فقال " تصدقن ولو من حليكن " . وساق الحديث بنحو حديث ابي الاحوص
Bengali
আহমাদ ইবনু ইউসুফ আল আযদী (রহঃ) ..... 'আবদুল্লাহ (রাযিঃ) এর স্ত্রী যায়নাব (রাযিঃ) থেকে বর্ণিত। ..... পূর্বের হাদীসের অনুরূপ বর্ণিত হয়েছে। তাতে এও আছে– যায়নাব (রাযিঃ) বলেন, আমি মসজিদের ভিতরে ছিলাম, রসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম আমাকে দেখে বললেন- "সদাকাহ্ দাও যদিও তা তোমার গহনাপত্রের মাধ্যমে হয়।" (ইসলামিক ফাউন্ডেশন ২১৮৮, ইসলামীক সেন্টার)
English
A hadith like this has been narrated on the authority of Zainab the wife of 'Abdullah, and she said:I was in the mosque and the Prophet of Allah (ﷺ) saw me and said: Give Sadaqa even though it is out of your jewellery. The rest of the hadith is the same
French
Indonesian
Russian
(…) Сообщается, что Зайнаб сказала: «(Однажды) я была в мечети, и меня увидел Пророк ﷺ, который сказал: “(О женщины,) подавайте милостыню, даже если вам (придётся пожертвовать для этого) своими украшениями”». Далее подобно предыдущему хадису
Tamil
Turkish
Baha Ahmed b. Yûsuf El-Ezdî rivayet etti. (Dediki): Bize Ömerü'bnü Hafs b. Gıyâs rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş rivayet etti. (Dediki): Bana Şakik, Amrü'bnü Haris (den, o da Abdullah'ın zevcesi Zeyneb'den naklen rivayet etti. Râvî A'meş Demişki: Ben, bunu İbrahim'e anlattım; o da: Bana, Ebû Ubeyde'den, o da Amrü'bnü Hâris'den, o da Abdullah' in zevcesi Zeyneb'den tamâmiyle bu hadîsin mislini rivayet etti. Zeyneb şöyle demiş: — Mescidde idim. (Bir ara) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni gördü de: «Sadaka verin. Velev ki zînetlerinizden olsun.» buyurdular. RâvI hadîsi Ebû'l - Ahvas hadîsi tarzında rivayet etmiştir. İzah Bu hadîsi Buharî, Tirmizi ve îbni Mâce «Zekât- bahsinde, Nesâî Işratü'n - Nisa»'da muhtelif ravîlerden tahrîc etmişlerdir. Tayâlisi'nin rivayetinden: «Bir de baktım kapıda Ensârdan Zeyneb isminde bir kadın duruyor.» denilmiştir. Mezkûr rivayeti Nesâî dahî tahrîc etmiştir. Abdullah' in zevcesinden murâd: Hz. Abdullah b. Mes'ûd'un karısıdır. Nesânin rivayetinde: «Abdullah yâni İbni Mes'ûd'un zevcesi ile Ebû Mes'ûd yâni Ukbet ü'bnü Amr El-Ensârî' nin zevcesi gittiler...» denilerek babımız hadîsinde ismi zikredilmeyen kadının Ebû Mes'ûd'un zevcesi olduğu bildirilmiştir. Bâzıları: «îbni Sa'd, Ebû Mes'ûd'un ensârdan Hüzeyle binti Sabit nâmındaki karısından başka zevcesi olduğundan bahsetmemiştir.» demişlerdir. Bunlar mezkûr kadının ya iki tane ismi bulunduğuna yahut ona Zeyneb ismini veren râvî'nin vehmettiğine ihtimâl vermektedirler. Yâni râvî îbni Mes'ûd (Radiyallahu anh)'ın zevcesinin Zeyneb olduğuna bakarak bunun da Zeyneb olacağına intikâl etmiştir. Fakat Ayni'nin de beyân ettiği vecîhle İbni Sa'd'ın bahsetmemesi: Ebû Mes'ûd Hazretlerinin başka bir karısı olmamasını gerektirmez. Tayâlisi'nin rivayetinde Hz. Zeyneb'in bıraktığı yetimlerin kardeşi ile kız kardeşinin oğulları oldukları bildirilmiştir. Hadisde geçen «Hafifü'l-Yed» tâbiri fakirlikten kinayedir. Kadınlar Hz. Bilal'e kendilerinin kim olduklarını söylememesini tembih ettikleri hâlde Bilâl (Radiyallahu anh)'ın verdiği söze muhalefet ederek bu sırrı ifşa etmesine gelince: Bilâl (Radiyallahu anh), Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in suâli ile karşılaşmıştır. Gerçi söylemmeesi, riâyeti gereken bir maslahat ise de, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e cevap vermesi daha büyük bir maslahattır. Çünkü ona cevap vermek, te'hîri caiz olmayan bir vâcipdir. îki maslahat tearuz ettiklerinde, hangisi daha mühimse o icra edilir. Burada şöyle bir suâl de hatıra gelebilir: «Hz. Peygamber'in suâline mutabık olan cevap: Zeyneb ile filân kadın yâ Resûlallah, demekti. Acep niçin Bilâl (Radiyallahu anh) böyle cevap vermedi?» Bu suâlin cevâbı şudur: İkinci kadının ismi zikredilmemiştir. Onun ismi de Zeyneb'dir. Bu sebeple yaşça büyük olanın ismini zikretmekle iktifa olunmuştur. İki ecirden biri karabet yâni akrabağya yardım, diğeri de sadakadan mütevellit sevaptır. Hz. Ebû Saîd'in rivayetinde Zeyneb (Radiyallahu anhâ)'nın suâlini Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bizzat sorduğu bildirilmiştir. Babımız hadisinde ise Bilâl (Radiyallahu anh) vasıtasıyla sorduğu anlaşılıyor. Bâzıları, bu iki rivayetin arasını bularak, Hz. Zeyneb'in müracaatını mecaza hamletmiş, hakikatte suâlini Hz. Bilâl vasıtasıyla sorduğunu ileri sürmüşlerse de, Aynî bu bâbda vârid olan hadîslerin mecmû'una bakarak bu mütâlâanın söz götürdüğünü beyân etmiş ve: «Bu hadîslerde zikri geçen kıssanın ayrı ayrı iki defa vukûbulmuş olması muhtemeldir.» demiştir. Nevevî diyor ki: «Bu hadîsde bahsedilen nafakadan murâd; Sevabına verilen sadakadır. Hadislerin siyakı bunu göstermektedir. Bundan sonra gelecek Ümmü Seleme hadîsindeki infâk dahî aynı mânâyadır.» Babımız hadîsi Ülü'l-Emrin ahâlîsine sadaka vermek, hayrat yaptırmak, fitneden emin olmak şartıyla kadınlara vaaz etmek gibi husûsâtı emredebileceğine delildir
Urdu
عمر بن حفص بن غیاث نے اپنے والد سے ، انھوں نے اعمش سے باقی ماندہ سابقہ سند کے ساتھ روایت کی ۔ ( اعمش نے ) کہا : میں نے ( یہ حدیث ) ابراہیم نخعی سے بیان کی تو انھوں نے مجھے ابو عبیدہ سے حدیث بیان کی ، انھوں نے عمرو بن حارث سے اور انھوں نے حضرت عبداللہ رضی اللہ تعالیٰ عنہ کی بیوی زینب رضی اللہ تعالیٰ عنہا سے روایت کی ، بالکل اسی ( مذکوہ بالا روایت ) کے مانند ، اور کہا : انھوں ( زینب رضی اللہ تعالیٰ عنہا ) نےکہا : میں مسجد میں تھی ( اس دروازے پر جو مسجد میں تھا ) نبی اکرم صلی اللہ علیہ وسلم نے ( بلال رضی اللہ تعالیٰ عنہ کے بتانے پر ) مجھے دیکھا تو فرمایا : " صدقہ کرو ، چاہے اپنے زیورات ہی سے کیوں نہ ہو ۔ " اعمش نے باقی حدیث ابواحوص کی ( مذکورہ بالا ) روایت کے ہم معنی بیان کی ہے ۔