Arabic
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ صَلَّى النَّبِيُّ ـ صلى الله عليه وسلم ـ الْعَصْرَ وَالشَّمْسُ فِي حُجْرَتِي لَمْ يُظْهِرْهَا الْفَىْءُ بَعْدُ .
حدثنا ابو بكر بن ابي شيبة، حدثنا سفيان بن عيينة، عن الزهري، عن عروة، عن عايشة، قالت صلى النبي صلى الله عليه وسلم العصر والشمس في حجرتي لم يظهرها الفىء بعد
Bengali
। আয়িশাহ (রাঃ) থেকে বর্ণিত। তিনি বলেন, আমার ঘরে সূর্যের আলো বিচ্ছুরিত থাকা অবস্থায় নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম আসরের সালাত পড়েন, তারপরও ছায়া বিস্তৃত হতো না।
English
It was narrated that 'Aishah said:"The Prophet prayed the 'Asr when the sun was shining into my room and there were no shadows yet
Indonesian
Telah menceritakan kepada kami [Abu Bakr bin Abu Syaibah] berkata, telah menceritakan kepada kami [Sufyan bin Uyainah] dari [Az Zuhri] dari ['Urwah] dari [Aisyah] ia berkata; "Nabi shallallahu 'alaihi wasallam menunaikan shalat ashar, sementara matahari di kamarku tidak menampakkan bayang-bayang
Turkish
Aişe (r.anha)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir : Güneş benim hücrem içinde olup gölgesi henüz hücremin üstüne yükselmemiş iken Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize ikindi namazını kıldırdı. Kütüb-i Sitte sahiplerinin hepsi bu hadisi rivayet etmişler, AÇIKLAMA : Tirmizi: ''Bu hadis hasen-sahihtir. Sahabi ve tabiilerden ilim ehlinin bir kısmı Aişe (r.anha)'nın hadisini seçerek ikindi namazının erken kılınmasına ve tehirinin mekruh olduğuna hükmetmişlerdir. Ömer, Abdullah İbn-i Mes'ud, Aişe ve Enes (r.anhum) ile Abdullah, İbn-i Mübarek, Şafii, Ahmed ve İshak (r.anhum) böyle demişlerdir.'' demiştir. Aişe (r.anha)'nın: "Güneş benim hücrem içinde ... '' sözünden maksadı Güneş ışığı O'nun odasının zemininde iken ve güneş gölgesi O'nun odasının tabanının tamamını kaplamamış iken ikindi namazına durulduğunu beyan etmektir. Keza: (Güneş) gölgesi henüz hücremin üstüne yükselmemiş ... '' cümlesinden maksadı güneş ışığının hücre tabanından doğu duvarına yükselmemiş olduğunu belirtmektir. Hattabi: Bu cümledeki ''Zuhur''un manası Güneş ışığının yükselmesidir, demiştir. Nevevi: Aişe (r.anha)'nın hücresi dardı. Duvarları kısaydı. Öyle ki duvarlarının yüksekliği, hücrenin genişliğinden biraz fazlaydı. Duvarın gölgesi bir boyu kadar uzayınca ikindi vakti girmiş olurdu. Ve Güneş ışığı, hücre tabanının sonlarına çekilmiş olurdu. Bu esnada gölge henüz doğu cephesindeki duvara gelmemiş olurdu. Aişe (r.anha)'nın bu hadisi, cisimlerin gölgesi bir misli uzadığı zaman ikindi vaktinin girdiğine ve Peygamber (s.a.v.)'in ikindi namazını ilk vakitte kıldırdığına delalet eder, demiştir. El-Hafız, EI-Fetih'te: İkindi namazının ilk vaktinde kılınmasının sünneti Nebeviyye'ye uygunluğu bu hadisten anlaşılıyor. Aişe (r.anha)'nın ravisi Urve'nin görüşleri budur. Urve, buna dayanarak ikindi namazını tehir eden Ömer bin Abdü'l-Aziz'i uyarmıştır, der. Tahavi: Bu hadis ikindi namazının erken kılındığına delalet etmez. Çünkü hücre duvarının alçak olması muhtemeldir. Bu takdirde Güneş ışığı, ancak batmaya yakın, hücreden kalkmış olur ve dolayısıyla hadis ikindi namazının erken değil bilakis tehirine delalet eder, demiştir. Fakat, hücre tabanı geniş olduğu takdirde Tahavi'nin dediği şey düşünülebilir. Halbuki müşahade ve bir çok rivayetlerle sabit olmuştur ki, Peygamber (s.a.v.)'in muhterem eşlerinin odaları (hücreleri) geniş değillerdi. Dar olan bir odanın tabanında güneş ışığının bulunması, ancak güneş yüksekte iken mümkün olabilir. Güneş, tam olarak eğildiği zaman, ışığı dar olan hücrenin tabanından kalkar. Şafii, bu hadisi zikrettikten sonra: Bu hadis, ikindi namazının ilk vakitte kılındığına dair rivayetlerin en açık olanlarındandır. Çünkü Peygamber (s.a.v.)'in zevcelerinin hücreleri Medine'nin alçak bir semtinde idiler. Ve hücreler geniş değildi. Bu nedenle ikindi'nin ilk vaktinde Güneş ışığının hücrelerden kalkması sağlam görülmektedir
Urdu
ام المؤمنین عائشہ رضی اللہ عنہا کہتی ہیں کہ نبی اکرم صلی اللہ علیہ وسلم نے عصر کی نماز پڑھی اور دھوپ میرے کمرے میں باقی رہی، ابھی تک سایہ دیواروں پر چڑھا نہیں تھا ۱؎۔