Arabic
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ هِشَامٍ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ زَيْدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنْ خِشْفِ بْنِ مَالِكٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ، قَالَ شَكَوْنَا إِلَى النَّبِيِّ ـ صلى الله عليه وسلم ـ حَرَّ الرَّمْضَاءِ فَلَمْ يُشْكِنَا .
حدثنا ابو كريب، حدثنا معاوية بن هشام، عن سفيان، عن زيد بن جبير، عن خشف بن مالك، عن ابيه، عن عبد الله بن مسعود، قال شكونا الى النبي صلى الله عليه وسلم حر الرمضاء فلم يشكنا
Bengali
। আবদুল্লাহ ইবনু মাসঊদ (রাঃ) থেকে বর্ণিত। তিনি বলেন, আমরা নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম এর নিকট প্রচন্ড গরমের অভিযোগ করলাম, কিন্তু তিনি আমাদের অভিযোগ গ্রহণ করেননি।
English
It was narrated that 'Abdullah bin Mas'ud said:"We complained to the Messenger of Allah about the heat of the sunbaked ground, but he did not respond to our complaint
Indonesian
Telah menceritakan kepada kami [Abu Kuraib] berkata, telah menceritakan kepada kami [Mu'awiyah bin Hisyam] dari [Sufyan] dari [Zaid bin Jubair] dari [Khisyf bin Malik] dari [Bapaknya] dari [Abdullah bin Mas'ud] ia berkata; "Kami mengeluh kepada Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam dari panasnya ramdla` (pasir panas karena sengatan matahari), namun beliau tidak pernah mengeluh kepada kami
Turkish
Abdullah bin Mes'ud (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir : Biz, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e kızgın kumların hararetinden şikayet ettik. Fakat bizim şikayetimizi gidermedi." Not: Ravi Malik et-Tai'nin tanınmadığı ve Muaviye bin Hişam'ın pek zabıt sahibi olmaması nedeniyle bu isnadın söz götürdüğü Zevaid'de bildirilmiştir. AÇIKLAMA : Ramda:: Güneş hararetiyle fazla ısınan kumdur. İşka': Şikayeti gidermektir. Sa'leb, buna başka bir mana bularak: Şikayet etmeye muhtaç kılmamaktır, demiştir. Nesai, Habbab (r.a.)'in hadisini ''Mevakit'' kitabında rivayet etmiştir. Suyuti, Nesai'nin şerhinde bu hadisle ilgili olarak şöyle der: ''Nihaye'de belirtildiğine göre ravi Habbab şunu demek istemiştir: 'Sahabiler öğle namazını kılmak için mescide gitmek üzere dışarı çıktıkları zaman, kızgın kumların harareti ayaklarına dokunarak onları rahatsız ediyordu. Bu nedenle öğle namazını biraz tehir etmek talebinde bulunmuşlar, fakat Peygamber s.a.v. onların dileklerini yerine getirmemiş ve şikayetlerini gidermemiştir.' Hadisçiler, bu hadisi namaz vakitleri bahsinde zikrederler. Çünkü ravisi Ebu İshak'a: Sahabilerin şikayeti öğle namazının erken kılınması hakkında mıydı? diye sorulmuş; Ebu İshak da: Evet, diye cevap vermiştir. Fıkıhçılar ise bu hadisi Secde bahsinde zikrederler. Sebebi de şudur: Kumların sıcaklığının şiddetinden dolayı sahabiler elbiselerinin bir kenarı üzerine secde ediyorlardı. Peygamber (s.a.v.), onları böyle yapmaktan men etmişti. Sahabiler kızgın kum üzerinde secde etmenin meşekkatini Peygamber (s.a.v.)'e şikayet ederek elbiselerinin bir tarafını secde ederken alınlarının altına koyma iznini istemişler fakat Peygamber s.a.v. böyle yapmalarına müsaade etmemiştir. Kurtubi de: 'Peygamber (s.a.v.)'in söz konusu şikayeti gidermemesi, muhtemelen öğle namazının serinliğe bırakılması emri verilmeden önceymiş. Yahut hava nisbeten serinleninceye kadar öğle namazının geciktirilmesi emri verilmişken şikayetçi olan zatlar, öğle namazını daha fazla tehir etme talebinde bulunmuşlar da Peygamber (s.a.v.) onların talebini kabul etmemiştir, demiştir. Sa'leb ise, hadisin; فلم يشكنا cümlesini şöyle yorumlamıştır: ''Yani bizi şikayet ve sızlanmaya muhtaç buyurmadı. Ve hava serinleninceye kadar öğle namazını geciktirmek için bize ruhsat verdi.'' Sa'leb'in bu yorum şeklini Kadi Ebu'l-Ferec nakletmiştir. Bu yorum şekline göre Habbab'ın hadisi ile öğle namazının serinliğe bırakılmasının caizliğine ait hadisler, aynı manayı ifade etmiş olurlar