Arabic

حَدَّثَنَا أَبُو الطَّاهِرِ، أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ الْمِصْرِيُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ، أَنْبَأَنَا يُونُسُ بْنُ يَزِيدَ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، عَنْ عَمَّارِ بْنِ يَاسِرٍ، حِينَ تَيَمَّمُوا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلى الله عليه وسلم ـ فَأَمَرَ الْمُسْلِمِينَ فَضَرَبُوا بِأَكُفِّهِمُ التُّرَابَ وَلَمْ يَقْبِضُوا مِنَ التُّرَابِ شَيْئًا فَمَسَحُوا بِوُجُوهِهِمْ مَسْحَةً وَاحِدَةً ثُمَّ عَادُوا فَضَرَبُوا بِأَكُفِّهِمُ الصَّعِيدَ مَرَّةً أُخْرَى فَمَسَحُوا بِأَيْدِيهِمْ ‏.‏
حدثنا ابو الطاهر، احمد بن عمرو بن السرح المصري حدثنا عبد الله بن وهب، انبانا يونس بن يزيد، عن ابن شهاب، عن عبيد الله بن عبد الله، عن عمار بن ياسر، حين تيمموا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم فامر المسلمين فضربوا باكفهم التراب ولم يقبضوا من التراب شييا فمسحوا بوجوههم مسحة واحدة ثم عادوا فضربوا باكفهم الصعيد مرة اخرى فمسحوا بايديهم

Bengali

। আম্মার ইবনু ইয়াসির (রাঃ) থেকে বর্ণিত। যখন মুসলিমরা রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম -এর সঙ্গে তাইয়াম্মুম করেন, তখন তিনি মুসলিমদের নির্দেশ দিলে তারা তাদের হাতের তালু দ্বারা মাটিতে আঘাত করেন, কিন্তু মাটি থেকে কিছুই নেননি। এরপর তারা তাদের মুখমন্ডল একবার মাসহ(মাসেহ) করেন। তারা পুনর্বার তাদের হাতের তালু দ্বারা মাটিতে আঘাত করেন এবং তাদের হাতসমূহ মাসহ(মাসেহ) করেন।

English

It was narrated from 'Ammar bin Yasir that:When they did dry ablution with the Messenger of Allah, he commanded the Muslims to strike the dust with the palms of their hands, and they did not pick up any dust. Then they wiped their faces once, then they struck the dust with their palms once again and wiped their hands

Indonesian

Telah menceritakan kepada kami [Abu Ath Thahir Ahmad bin 'Amru bin As Sarh Al Mishri] berkata, telah menceritakan kepada kami [Abdullah bin Wahb] berkata; telah memberitakan kepada kami [Yunus bin Yazid] dari [Ibnu Syihab] dari [Ubaidullah bin Abdullah] dari ['Ammar bin Yasir] ketika ia bertayamum bersama Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam beliau memerintahkan kaum muslimin, lalu mereka pun memukulkan kedua tangannya ke tanah tanpa menggenggam tanah sedikitpun, lalu mereka mengusap muka satu kali. Setelah itu mereka mengulangi lagi, mereka memukulkan kedua telapak tangannya ke tanah sekali lagi dan mengusapkannya ke tangan

Turkish

Ammar bin Yasir (Radiyallahu anh)'den:, Sahabiler, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde teyemmüm ederlerken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) müslümanlara emir buyurdu. Onlarda (emre göre) avuçlarını toprağa vurdular da topraktan bir şey avuçlamadılar. Sonra bir defa yüzlerine meshettiler. Daha sonra dönüp bir kere daha avuçlarını toprağa vurup, (bu kere) kollarına meshettiler." Diğer Tahric: Ebu Davud, Nesai, Tahavi ve Beyhaki de bu hadisi müteaddit tariklerden rivayet etmişlerdir. AÇIKLAMA : Ancak UbeyduIIah bin Abdillah'ı, Ammar bin Yasir (r.anh)'in ravisi olarak gösteren senedIerin munkati' olduğu, çünkü bu zat'ın Ammar (r.anh)'a yetişmediği El-Münzir tarafından belirtilmiştir. Bazı senedler böyle ise de, diğer senedIerde Ubeydullah ile Ammar (r.anh) arasında Abdullah İbn-i Utbe bulunur. İbn-i Mace, buradaki senedde Ubeydullah'tan sonra Ammar'ı göstermiştir. Münzir'in dediğine göre sened munkati' olur. 566 nolu senedde ise bu iki ravi arasında Abdullah İbn-i Utbe anılmıştır. Bu senedde inkıta' yoktur. EI-Menhel yazarı: Nesai. İbn-i Mace, Ebu Davud. Tahavi ve Beyhaki mevsul olarak ve hepsi. ravilerden Ubeydullah bin AbduIlah bin Utbe'nin babası Abdullah bin Utbe'den ve Abdullah bin Utbe'nin Ammar (r.anh) 'den rivayet ettiğini senedde belirtmişlerdir. Bu hadis, teyemmüm şeklini bildirmekte ve bu maksatla sahabilerin Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in emriyle ellerini iki defa toprağa vurduklarını; birinci defa ellerini yüzlerine meshettiklerini, ikinci defa toprağa vurdukları ellerini kollarına meshettiklerini bildirir. Bir önceki babta geçen hadislerde ise, teyemmüm maksadı ile bir defa elleri toprağa vurmanın yeterli olduğu belirtilmektedir. Böylece bazı hadislerde bir darbe, diğer bir kısım hadislerde iki darbe ile teyemmüm yapıldığı bildirildiği için konu alimler arasında çeşitli görüşlere sahne olmuştur. EI-Menlıel yazarı, teyemmüm babında alimler arasındaki ihtilafı şöyle bildirir: ''Bu hadis (571 nolu Ammar'ın hadisi), teyemmümün iki darbeden oluştuğunu, bunlardan birisinin yüz için, diğerinin ise kollar için ayrıldığını bildirir. Alimlerin ekserisinin mezhebi budur. Ebu Hanife, Şafii, Sevri, Ali bin Ebi Talib, AbduIlah bin Ömer (r.anhum)'un kavli budUr. Malik'ten bir rivayette de böyledir. Bir cemaat da: Yüz ve eller için vacib olan darbe birdir, demişlerdir. Hadisçiler, Ata', Mekhul, Davud, Evzai, Taberi. Ahmed, İshak bin Rahuyye ve İbnü'l-Münzir böyle demişlerdir. Malik ve Zühri'den bir rivayet de böyledir. TEYEMMÜMDE KOLLAR NEREYE KADAR MESHEDİLMELİDİR ? Bu hususta da hadislerde farklı ifadelere rastlanıyor. Kolların meshi anlatılırken bazı rivayetlerde ''Kef' kelimesi geçer. Kef; elin bileklere kadar olan kısmına denir. 569 nolu hadiste de ''Kefih tabiri geçmiştir. Bazı hadislerde ''Yed'' geçer. Yed; kol demektir. Bu hadislerde kolların ne kadarının meshedileceği belirtilmemiştir. 571 nolu hadiste ''Yed'' kelimesi kullanılmıştır. Ammar bin Yasir (r.anh)'in bir rivayetinde, kendisi ve arkadaşlarının kollarını omuzlarına kadar meshettiklerini anlatmıştır. 566 nolu hadiste bu ifade kullanılmıştır. Hafız, EI-Feth'in teyemmüm bahsinde şöyle der: ''Teyemmüm şekline ait olan hadislerden Ebu Cüheym (r.a.) ve Ammar (r.anh)'ın hadisleri hariç hiç birisi sahih değil, ya zayıftır ya da merfu' ve mevkuf olduğu hususunda ihtilaf vardır. Merfu' olmaması görüşü kuvvetlidir. Ebu Cüheym (r.anh)'in hadisinde kolların meshi zikredilmiş fakat ne kadarının meshinin yeterli olacağı bildirilmemiştir. Ammar (r.anh)'ın hadisine gelince Buhari ve Müslim'in rivayetlerinde ''Kef = Bileklere kadar el'' geçer. Sünenlerdeki rivayetlerde ise; kimisinde dirsekler kimisinde koltuklara kadar, kimisinde de 'Zira' = Kolun parmak uçlarından dirseğe kadar olan kısmı'nın yarısı gibi değişik ifadeler kullanılmıştır. Dirsekler rivayeti ile Zira'nın yarısı rivayeti söz götürür türdendir. Koltuklara kadar olan rivayete gelince; Şafii ve başka alimler: Eğer koltuklara kadar mesh edenler Peygamber s.a.v.'in emriyle böyle yapmışlar ise, bundan sonra yapıldığı sabit olan teyemmüm, onu neshetmiştir. Eğer O'nun emri olmadan yapılmış ise, emredilmiş olan miktar esastır, demişlerdir. Resul-i Ekrem (s.a.v.)'den sonra Ammar (r.anh)'ın: Teyemmümde bileklere kadar elleri meshetmek,kafidir, diye fetva verişi Buhari ve Müslim'in ''Kef" rivayetini takviye eder. Çünkü hadis ravisi, o hadisle kasdedilmiş olan manayı herkesten daha iyi bilir. Hele ravi, müctehid sahabi ise, taşıdığı kuvvet kat kat fazladır.' Tahavi: de: "Teyemmümün yapılış şekli hususunda alimler ihtilafa düşünce ve rivayetler de muhtelif olunca biz, bunların hepsini tetkik ederek şu neticeye vardık: Abdestte yıkanması emrolunan uzuvlar bellidir. Teyemmümde baş ve ayaklar hükümden düşürülmüş, yüz ve kollar kalmıştır. Bu iki uzuv, abdest uzuvları olduğu için koltuklara kadar meshin yapılacağını söyleyenlerin sözü tutarsızdır. Çünkü, abdestte meshedilmesi gereken baş ve yıkanması gereken ayaklar, teyemmümde toprakla meshedilmezken abdestte yıkanması gerekli görülmeyen dirsekle omuz arasındaki kısmın teyemmümde meshedilmemesi gayet tabii karşılanır. Kolların dirseklere kadar mı yoksa bunun yarısı kadar mı meshedileceği hususundaki ihtilafa baktık. Biz bakıyoruz ki, yüz suyla yıkandığı gibi toprakla meshediliyor. Baş ve ayakların teyemmümü hiç yapılmıyor. Bir tarafta yüzün tamamının meshi yapılıyor. Diğer taraftan baş ve ayakların tamamı mesh hükmünden hariç tutuluyor. Eğer yıkanması emrolunan kolların bir kısmı meshetmekten muaf tutulsaydı tamamı tutulurdu. Madem ki kolların meshi istenmiştir, yıkanması emrolunan kısmın aynen meshi uygun olur. Çünkü teyemmüm, abdest yerine geçer ... '' der. Hattabi: Dirseklerden daha yukarı olan kısmın meshedilmesinin teyemmüm edene vacib olmadığı hususunda alimler ittifak halindedir, demiştir.'' Dört mezhebin görüşüne gelince; Hanefi ve Şafii mezheblerine göre, kolları dirseklerle beraber meshetmek gereklidir. Maliki ve Hanbeli mezhebIerine göre ise elleri bileklere kadar meshetmek farzdır. Bileklerden sonra dirseklere kadar olan kısmı meshetmek teyemmüm'ün sünnetidir. Topraktan başka bir madde ile teyemmüm yapma hükmü: Teyemmüm ayetinde ve bazı hadislerinde geçen "Said'' . kelimesi,. yer yüzü anlamındadır. Yer yüzü toprak olsun. başka madde olsun, hepsine said denir. Zeccac: Bu hususta lugat ehli arasında bir ihtilaf olduğunu bilmiyorum, demiştir. Said'in yalnız toprak adı olduğu da söylenmiştir. Bu nedenle toprak cinsinden olmayan yer yüzündeki maddelerle teyemmüm yapılıp yapılamayacağı ihtilaf konusu olmuştur. Şöyle ki : Ebu Hanife ve Muhammed: 'Küle dönüşmeyen, yandığı zaman yumuşamayan ve yer cinsinden olup, temiz sayılan toprak, kum, çakıl, taş, alçı, tuğla, sürme ve benzeri maddeler ile teyemmüm yapmak sahihtir. Yandığı zaman kül'e dönüşen odun, tahta, gibi veya ateşte yumuşayan demir ve kalay gibi maddeler üzerinde toz bulunmadığı zaman onunla teyemmüm yapmak sahih değildir, demişlerdir. Ebu Yusuf ise: Toprak ve kumdan başka maddelerle teyemmüm yapılmaz, demiştir. Şafii. Ahmed bin Hanbel, Davud ve fıkıhçıların çoğu: Teyemmüm ancak tozu bulunan toprakla yapılabilir. Başka maddelerle yapılamaz, demişlerdir. Malik: Yer cinsinden olup, yakılmamış olan her şeyle teyemmüm yapmak sahihtir. demiştir. Evzai ve Sevri ise: Yer üstünde bulunan herşey ile, hatta kar ile teyemmüm yapmak caizdir, demiştir

Urdu

عمار بن یاسر رضی اللہ عنہما سے روایت ہے کہ جب لوگوں نے رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم کے ساتھ تیمم کیا، تو آپ نے مسلمانوں کو حکم دیا، تو انہوں نے اپنی ہتھیلیاں مٹی پر ماریں اور ہاتھ میں کچھ بھی مٹی نہ لی، پھر اپنے چہروں پر ایک بار مل لیا، پھر دوبارہ اپنی ہتھیلیوں کو مٹی پر مارا، اور اپنے ہاتھوں پر مل لیا ۱؎۔