Arabic

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِيٍّ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ أَبِي الْمُغِيرَةِ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ كَانَ الرَّجُلُ يَقُوتُ أَهْلَهُ قُوتًا فِيهِ سَعَةٌ وَكَانَ الرَّجُلُ يَقُوتُ أَهْلَهُ قُوتًا فِيهِ شِدَّةٌ فَنَزَلَتْ ‏{مِنْ أَوْسَطِ مَا تُطْعِمُونَ أَهْلِيكُمْ}‏ ‏.‏
حدثنا محمد بن يحيى، حدثنا عبد الرحمن بن مهدي، حدثنا سفيان بن عيينة، عن سليمان بن ابي المغيرة، عن سعيد بن جبير، عن ابن عباس، قال كان الرجل يقوت اهله قوتا فيه سعة وكان الرجل يقوت اهله قوتا فيه شدة فنزلت {من اوسط ما تطعمون اهليكم}

Bengali

। ইবনু ‘আব্বাস (রাঃ) থেকে বর্ণিত। তিনি বলেন, কোন কোন লোক তার পরিবার পরিজনের আহারের জন্য সহজেই পর্যাপ্ত ব্যয় করতে পারতো এবং কোন কোন লোক একান্ত কষ্টেই তার পরিজনদের জন্য অপর্যাপ্ত ব্যয় করতো। তখন এ আয়াত নাযিল হয় (অনুবাদ) ‘‘মধ্যম ধরনের, যা তোমরা তোমাদের পরিজনদের আহার করিয়ে থাকো’’ (সূরা মাইদাঃ ৮৯)।

English

It was narrated that Ibn 'Abbas said:"A man would give his family food that was abundant and another would give his family food that was barely sufficient, then the following was revealed: 'With the Awsat of that with which you feed your families...’”

Indonesian

Telah menceritakan kepada kami [Muhammad bin Yahya] berkata, telah menceritakan kepada kami ['Abdurrahman bin Mahdi] berkata, telah menceritakan kepada kami [Sufyan bin Uyainah] dari [Sulaiman bin Abul Mughirah] dari [Sa'id bin Jubair] dari [Ibnu Abbas] ia berkata, "Seorang lelaki memberi makanan pokok pada keluarganya dengan berlebihan, dan ada juga yang memberi makanan pokok pada keluarganya dengan kekurangan, lalu turunlah ayat: ' Yaitu dari makanan yang biasa kamu berikan kepada keluargamu'." (QS. Al Maidah;)

Turkish

(Abdullah) bin Abbâs (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Ailesinin zahiresini (piyasada) bol olan maddelerden veren adamlar vardı ve ailesinin zahiresini (piyasada) güçlükle bulunan maddelerden veren de vardı. Bunun üzerine (yemin kefareti olarak verilecek yiyecek maddesi hakkında) «Ailenize yedirdiğinizin ortalamasından» emri ilâhisi indi." AÇIKLAMA (2112 ve 2113): 9. babta geçen hadiste yemin kefaretinin kuru hurmadan bir sa olduğu bildirilmiştir. Bir sa kuru hurma bulamayan kimsenin yarım sa buğday vermesine ait hadisin son kısmı, ifade tarzının zahirine göre İbn-i Abbas (r.a.)'ın sözüdür. Bu kısmın Peygamber (s.a.v.)'in buyruğundan olması da muhtemeldir. Yemin kefaretinin 10 yoksulu yedirmek veya giydirmek, yahut bir köleyi azadlamak olduğu ve bunlara gücü yetmeyenIerin üç gün oruç tutmaları olduğu aşağıda meali yazılacak Maide suresinin 89. ayetinde bildirilmiştir. Kişi dilerse 10 yoksulu yedirir, dilerse onlan giydirir, arzu ederse bir köleyi azadIar. Bunlardan istediğini tercih edebilir. Bunların hiç birisini vermeye gücü yetmezse üç gün oruç tutar. Şu halde hadiste sözü edilen bir sa kuru hurma veya yarım sa buğday her yoksula verilen mikdardır. 10 yoksulu yedirmek gerektiğine göre bir yeminin kefareti 10 sa kuru hurma veya 5 sa buğday olmuş olur. DÖRT MEZHEB ALİMLERİNİN GÖRÜŞLERİ : 1. Hanefiler'e göre 10 yoksulun her birisine yarımşar sa buğday veya kuru hurma ve arpadan birisinden bir sa ödenir. Buğday unundan da verilebilir. Bundan yine yarım sa verilir. Arpa unundan bir sa vermek de caizdir. Kişi dilerse buğday veya onun unundan yarım sa'ın bedelini, yahut kuru hurma veya arpa, yahut arpa unundan bir sa'ın bedelini verebilir. Yukarda anılan gıda maddelerini veya bedelini ya on yoksula verir. Ya da bir yoksula 10 gün süre ile verir. Kuru üzüm ve diğer hububattan da vermek caizdir. Yemin kefaretinin yukardaki meblağlar olduğuna dair bu görüşün, Ömer. Ali, Zeyd bin Sabit, Nahai, Şa'bi ve Sevri (r.a.)'den de rivayet edilmiştir. 2. Diğer üç mezheb imamlarının görüşüne göre yemin kefareti her yoksula bir müd olmak üzere toplam on müddür. Sa ve müd hakkında geniş bilgi 1793 - 1794 nolu hadislerin izahı bölümünde verilmiştir. Sa hakkındaki görüşler: 1. Hanefiler'e göre bir sa 1040 dirhemdir. Bir dirhem de 3,12 gr. kabul edilirse 1040 X 3,12 = 3244,8 gr. eder. Şu halde bir sa, yaklaşık olarak 3250 gr. buğday ve arpa gibi hububat alan bir hacim ölçeğidir. 2. Şafiiler'den Nevevi ve Hanbeliler'e göre bir sa 685 5/7 dirhemdir. Bir dirhem 3,12 gr. kabul edilirse bir sa: 685 5/7 X 3,12 = 2139,42 gr. buğday gibi hububat alan bir hacim ölçeğidir. 3. Malikiler'e göre bir sa 682,66 dirhemdir. Bir dirhem 3,12 gr. kabul edilirse bir sa: 682,66 X 3,12 = 2129,92 gr. buğday gibi bir hububat alan hacim ölçeğidir. Müd ise sa'ın dörtte biri büyüklüğünde olan bir hacim ölçeğidir. Yukarda anlatıldığı gibi yemin kefaretinin bir çeşidi, 10 yoksulu yedirmektir. Beher yoksula ne kadar yiyecek maddesi verileceği hususunda mevcut ihtilaiı özlü olarak hatırlatayım: 1. İbn-i Abbas, İbn-i Ömer, Zeyd bin Sabit, Said bin el-Müseyyeb, Kasım bin Muhammed, Süleyman bin Yesar, Ata, el-Hasan, Malik ve Şafii'ye göre o memleket halkının zahiresinin çoğu hububatın hangisinden ise ondan her yoksula bir müd verilir. Şu halde 10 yoksula toplam 10 müd verilir . 2. Ömer, Ali, Aişe ve Irak alimlerine göre her yoksula iki müd, yani yarım sa buğday verilir. Buna göre 10 yoksula toplam 20 müd, yani 5 sa buğday verilir. 3. Ebu Hanife, Şa'bi, Nahai, Said bin Cübeyr ve Mücahid'e göre her yoksula yarım sa buğday veya bir sa arpa, kuru üzüm, kuru hurma gibi bir yiyecek maddesi verilir. 4. Ahmed bin HanbeI'e göre her yoksula buğdaydan bir müd veya arpa ve kuru hurma gibi bir maddeden yarım sa, yani iki müd verilir. Bir yemin kefaretinin tamamını bir günde tek bir yoksula vermenin caiz olmadığı hususunda ittifak vardır. Bii günde 10 yoksula veya 10 günde aynı yoksula vermek ise Caizdir. Dört mezheb alimlerinin bu konu ile ilgili değişik görüşleri ve kefaretin muteber sayılması için birtakım değişik şartları vardır. Bu husus için fıkıh kitabıarına baş vurmak gerekir. İkinci hadiste bir parçası anılan Maide suresinin 89. ayetinin tamamının meali şöyledir: «Allah sizi rastgele yeminlerinizden dolayı muaheze etmez ve lakin bile bile ettiğiniz yeminlerden ötürü hesab sorar. (İşte bile bile edip bozduğunuz) yeminin kefareti, ailenize yedirdiğinizin orlalamasmdan on yoksulu yedirmek yahut giydirmek veyahut bir köleyi azadlamaktır. (Bu kefareti) bulamayan, üç gün oruç tutar. İşte yeminlerinizin kefareti budur. Yeminlerinizi koruyun (Pek yemin etmeyin - ettiğiniz yemini bozmak daha hayırlı değilse bozmayın). Şükredersiniz, diye Allah size böylece ayetlerini açıklıyor.» Bu ayet-i kedme'de yeminin dört çeşit kefaretine temas buyuruluyor. Bunlardan birisi 10 düşkünü yedirmektir. Diğeri 10 yoksulu giydirmektir. Bir başkası bir köleyi azadlamaktır. Bu üç nevi arasında bir sıralama yoktur. Yani yeminini bozan kişi bunlardan dilediğini seçer. Şayet bunlardan hiç birisini yapamazsa üç gün oruç tutar. 10 yoksulu yedirmekle ilgili gerekli bilgiyi yukarda verdik. 10 yoksulu giydirmeye gelince, alimler bu hususta ihtilaf etmişlerdir: Hanefiler'e göre en az üç ay giyilebilecek ve gövdenin tamamını veya çoğunu örtebilecek bir elbise olmalıdır. Kadına verilirse buna baş örtüsü de eklenmelidir. İbn-i Abbas, el-Hasan, Mücahid, Ata, Tavus ve Şafii'ye göre elbise denilebilecek bir parça giydirmek gerekir. Malik ve Ahmed'e göre verilecek elbisenin namazda örtülmesi gerekli vücud kısmını örtecek bir elbise olması gerekir ki, erkeğe bir, kadına iki parça elbise verilir. Başka görüş beyan edenler de vardır . Köle ile ilgili aynntılı bilgi vermeye bugün için gerek görmüyorum. Çünkü memleketimiz de bugün için köle bulunamıyor. Bunlardan hiç birisini bulamayan kimse üç gün oruç tutmakla mükelleftir. Bu orucun ard arda tutulmasının gerekliliği husüsunda da ihtilaf vardır: İbn-i Abbas, Mücahid, Ata, Katade, Ebu Hanife. Ahmed ve bir kaviinde Şafii'ye göre orucun üst üste tutulması gereklidir. El-Hasan. Malik ve diğer bir kavlinde Şafii'ye göre oruç aralıklı da tutulabilir. Ard arda tutulması daha efdaldir

Urdu

عبداللہ بن عباس رضی اللہ عنہما کہتے ہیں کہ بعض آدمی اپنے گھر والوں کو ایسا کھانا دیتے ہیں جس میں فراخی ہوتی ہے، اور بعض آدمی تنگی کے ساتھ دیتے ہیں تب یہ آیت اتری: «من أوسط ما تطعمون أهليكم» مسکینوں کو وہ کھانا دو جو درمیانی قسم کا اپنے گھر والوں کو کھلاتے ہو ۔