Arabic

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي يَعْقُوبَ الْكِرْمَانِيُّ، حَدَّثَنَا حَسَّانُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنَا يُونُسُ، قَالَ مُحَمَّدٌ أَخْبَرَنِي سَالِمٌ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ، أَخْبَرَهُ أَنَّهُ، طَلَّقَ امْرَأَتَهُ وَهْىَ حَائِضٌ، فَذَكَرَ عُمَرُ لِلنَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم، فَتَغَيَّظَ فِيهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ قَالَ ‏ "‏ لِيُرَاجِعْهَا، ثُمَّ لْيُمْسِكْهَا حَتَّى تَطْهُرَ، ثُمَّ تَحِيضَ فَتَطْهُرَ، فَإِنْ بَدَا لَهُ أَنْ يُطَلِّقَهَا فَلْيُطَلِّقْهَا ‏"‏‏.‏
حدثنا محمد بن ابي يعقوب الكرماني، حدثنا حسان بن ابراهيم، حدثنا يونس، قال محمد اخبرني سالم، ان عبد الله بن عمر، اخبره انه، طلق امراته وهى حايض، فذكر عمر للنبي صلى الله عليه وسلم، فتغيظ فيه رسول الله صلى الله عليه وسلم ثم قال " ليراجعها، ثم ليمسكها حتى تطهر، ثم تحيض فتطهر، فان بدا له ان يطلقها فليطلقها

Bengali

‘আবদুল্লাহ্ ইবনু ‘উমার (রাঃ) হতে বর্ণিত। তিনি স্বীয় স্ত্রীকে ঋতুমতী অবস্থায় ত্বলাক (তালাক) দিয়েছিলেন। ‘উমার (রাঃ) এ ঘটনা নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম-এর কাছে বর্ণনা করেন। এতে রাসূলুল্লাহ্ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম রাগান্বিত হন। এরপর তিনি বলেনঃ সে যেন তার স্ত্রীকে ফিরিয়ে আনে এবং তাকে ধরে রাখে, যতক্ষণ পর্যন্ত সে পবিত্র হয়ে আবার ঋতুমতী না হয় এবং পুনরায় পবিত্র না হয়। এরপরও যদি সে তালাক দিতে চায়, তাহলে যেন তখন (পবিত্রাবস্থায়) ত্বলাক (তালাক) দেয়। আবূ ‘আবদুল্লাহ্ (বুখারী) (রহ.) বলেন, যুহরী-ই মুহাম্মাদ। [৪৯০৮] (আধুনিক প্রকাশনী- ৬৬৬১, ইসলামিক ফাউন্ডেশন)

English

Narrated `Abdullah bin `Umar:That he had divorced his wife during her menses. `Umar mentioned that to the Prophet. Allah's Apostle became angry and said, "He must take her back (his wife) and keep her with him till she becomes clean from her menses and then to wait till she gets her next period and becomes clean again from it and only then, if he wants to divorce her, he may do so

Indonesian

Telah menceritakan kepada kami [Muhammad bin Abu Ya'qub Al Karmani] telah menceritakan kepada kami [Hassan bin Ibrahim] telah menceritakan kepada kami [Yunus] mengatakan, telah menceritakan kepada kami [Muhammad yaitu Az Zuhri] telah mengabarkan kepadaku [Salim], bahwasanya [Abdullah bin Umar] mengabarkan kepadanya, ia pernah menceraikan isterinya ketika haidh, lantas Umar melaporkan kasusnya kepada Nabi shallallahu 'alaihi wasallam, Rasulullah Shallallahu'alaihiwasallam pun sedemikian marah karenanya kemudian bersabda: "Suruhlah dia merujuknya, kemudian mempertahankannya hingga suci, kemudian haidh lagi, kemudian suci, lantas jika ia berkehendak menceriakannya, ceraikanlah

Russian

‘Абдуллах ибн ‘Умар, да будет доволен Аллах им и его отцом, передаёт, что однажды он дал своей жене развод в период менструации. ‘Умар рассказал об этом Пророку ﷺ. И Посланник Аллаха ﷺ разгневался на него, а потом сказал: «Пусть он вернёт её, затем пусть удержит её до тех пор, пока она не очистится от этой менструации, потом (пусть подождёт, пока) у неё снова не начнутся месячные и она снова не очистится. И если ему покажется, что (будет лучше) дать ей развод, то пусть разведёт её»

Tamil

அப்துல்லாஹ் பின் உமர் (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: என் மனைவி மாதவிடாயில் இருந்த போது, அவளை நான் மணவிலக்கு (தலாக்) செய்துவிட்டேன். இதை (என் தந்தை) உமர் (ரலி) அவர்கள் நபி (ஸல்) அவர்களிடம் சொல்லிவிட்டார்கள். அப்போது அல்லாஹ்வின் தூதர் (ஸல்) அவர்கள் அது குறித்துக் கோபமடைந்தார்கள். பிறகு, “அவர் தம் மனைவியைத் திரும்ப அழைத்துக்கொள்ளட்டும். பின்னர் அவள் மாதவிடாயிலிருந்து தூய்மையடைந்து, அடுத்து மீண்டும் அவளுக்கு மாதவிடாய் ஏற்பட்டுப் பின்னர் அதிலிருந்து அவள் தூய்மையடையும்வரை அவளைத் தம்மிடமே வைத்திருக்கட்டும். பிறகு அவளை மணவிலக்குச் செய்தே தீர வேண்டும் என்று அவருக்குத் தோன்றினால் அவளை மணவிலக்குச் செய்துவிடட்டும்” என்று சொன்னார்கள்.22 அத்தியாயம் :

Turkish

Abdullah b. Ömer hanımını adet halinde iken boşamıştı. Babası Hz. Ömer bunu Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e arz edince Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem öfkelenmiş, sonra şöyle buyurmuştur: ''Abdullah karısına dönsün! Sonra temizleninceye, sonra tekrar adet oluncaya, sonra tekrar temizleninceye kadar onu kendi yanında tutsun. Bundan sonra onu boşamayı düşünürse boşasın." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Sicistan'da bulunan." Müslim'in rivayetine göre Ebu Bekre'nin oğlu orada hakimlik yapıyordu. "Sakın hiçbir hakim öfkeli iken iki kişi arasında hüküm vermesin!" Mühelleb şöyle demiştir: Yasaklığın sebebi hakimin öfke anında aşırıya kaçıp, haksız bir hüküm vermesidir. Dolayısıyla bu yasaklanmıştır. Belli başlı beldelerdeki fıkıh bilginlerinin (Fukahau'l-emsar) kanaati bu doğrultudadır. İbn Dakik el-Iyd şöyle demiştir: Hadiste öfke halinde hüküm vermek yasaklanmaktadır. Zira öfke ile düşüncenin sakatlandığı bir değişiklik meydana gelmektedir. Dolayısıyla bu durumda isabetli bir hüküm vermek mümkün olmaz. İbn Dakik şöyle devam eder: Fıkıh bilginleri bu niteliği, fikrin değişikliğe uğradığı aşırı derecede açlık, susuzluk, uyku basması ve isabetli düşünceyi meşgul edecek şekilde kalbin bağlandığı diğer şeyler gibi düşünce değişikliğinin meydana geldiği her duruma genellemişlerdir. Hadiste sadece öfkenin zikredilmesinin hikmeti, onun -diğerlerinin aksine- insanın ruhunu tamamen kuşatması ve kendisine direnmenin zor olmasıdır. İmam Şafii el-Umm isimli eserinde şöyle der: Bir hakimin karnı açken, yorgun ya da kalbi bir şeyle meşgulken hüküm vermesini hoş görmem. Zira bunlar kalbi değiştirir. Bir hakim yukarıdaki emre aykırı davranıp, öfke halinde hüküm verse hakka uygun vermişse mekruh olmakla birlikte hükmü geçerlidir. Çoğunluğun görüşü bu doğrultudadır. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ZUbeyr' in hasmı kendisini öfkelendirdikten sonra el-Harra su yolunda ZUbeyr'in lehine hükmü verdiği geçmişti. Fakat bu rivayette başkası için mekruhluğun kalktığına dair bir delil yoktur. Zira Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem masumdur. O öfke halinde bile ancak normal durumlarda söylediğini söyler. Nevevi lukata hadisini açıklarken şöyle der: "Bu hadiste öfke halinde fetva vermenin caizliği hükmü vardır." Hüküm de böyledir. Bu durumda verilen hüküm geçerlidir, fakat bizim açımızdan kerahetle geçerlidir. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hakkında ise mekruhluk sözkonusu değildir. Çünkü öfke halinde başkası açısından endişe duyulan husus, onun açısından sözkonusu değildir. Bazı Hanbel1ler şöyle demişlerdir: Öfke halinde verilen hüküm, bu konuda yasak kondu ğu için geçerli değildir. Yasaklık, bir şeyin fasid olmasını gerektirir. Bazıları öfke konusunda ayrıntıya gitmişler, hakimin vereceği hüküm belli olduktan sonra öfkelenmesini farklı değerlendirmişler ve bunun hükme etki etmeyeceğini söylemişlerdir. Aksi takdirde bu mesele, ihtilaflıdır. Burada yapılan ayrıntı bizce isabetlidir. İbnü'l-Müneyyir şöyle der: İmam Buhari öfke halinde hüküm vermenin geçerli olmadığını gösteren Ebu Bekre hadisine yer vermiş, sonra bunun caiz olduğunu gösteren İbn Mesud hadisini zikretmiştir. Böylece iki rivayetin birbiriyle nasıl cem ve telif edileceğine dikkat çekmiştir. Buna göre caizlik, Hz. Nebie mahsustur. Zira onun hakkında günah işlemekten masumluk (ismet) ve hükümde aşırıya gitme konusunda güven söz konusudur. Ya da Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in öfkesi hak içindir. Onun durumunda bulunan bir kimsenin hüküm vermesi caizdir. Aksi takdirde veremez. Bu düşmanın şahitliği konusunda söylenenlere benzemektedir. Düşmanın şahitliği dünyevi bir meseleyle ilgili ise reddedilir, dini ise reddedilmez. Bunu İbn Dakik el-Iyd ve başkalcm nakletmişlerdir. Hadisten Çıkan Sonuçlar 1- Bu hadisle amel etmenin gerekliliği bakımından hadisin yazıyla rivayet inin bir hocadan dinleme gibi olduğu anlaşılmaktadır. Rivayet konusuna gelince, bir grup bilgin rivayetin yanında icazet yoksa buna göre amel edilmez demişlerdir. Meşhur olan ise bunun caizliğidir. 2- Hadisi eda esnasında sahih olan şey, haberlerimutlak olarak vermek değildir. Tam tersine ravi "O bana yazdı" veya "Benimle yazıştı" ya da "Mektubunda bana haber verdi" gibi bir ifade kullanmalıdır. 3- Bir hüküm öğretilirken delili de zikredilir. Aynı şey fetva için de geçerlidir. 4- Baba çocuğuna şefkatli olur, çocuğuna faydalı olanı bildirir, münker olan şeylere düşmekten kaçındmr. 5- Alim sormasa bile ilim, gereğine göre amel etmek ve uyulmak için yayılır

Urdu

ہم سے محمد بن ابی یعقوب الکرمانی نے بیان کیا، انہوں نے کہا ہم سے حسان بن ابراہیم نے بیان کیا، انہوں نے کہا ہم سے یونس نے بیان کیا، محمد نے بیان کیا کہ مجھے سالم نے خبر دی، انہیں عبداللہ بن عمر رضی اللہ عنہما نے خبر دی کہ انہوں نے اپنی بیوی کو جب کہ وہ حالت حیض میں تھیں ( آمنہ بنت غفار ) طلاق دے دی، پھر عمر رضی اللہ عنہ نے اس کا تذکرہ نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم سے کیا تو آپ بہت خفا ہوئے پھر فرمایا ”انہیں چاہئے کہ وہ رجوع کر لیں اور انہیں اپنے پاس رکھیں، یہاں تک کہ جب وہ پاک ہو جائیں پھر حائضہ ہوں اور پھر پاک ہوں تب اگر چاہے تو اسے طلاق دیدے۔“