Arabic

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنْ سُفْيَانَ، قَالَ حَدَّثَنِي إِبْرَاهِيمُ بْنُ مَيْسَرَةَ، عَنْ عَمْرِو بْنِ الشَّرِيدِ، أَنَّ أَبَا رَافِعٍ، سَاوَمَ سَعْدَ بْنَ مَالِكٍ بَيْتًا بِأَرْبَعِمِائَةِ مِثْقَالٍ وَقَالَ لَوْلاَ أَنِّي سَمِعْتُ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ ‏ "‏ الْجَارُ أَحَقُّ بِصَقَبِهِ ‏"‏‏.‏ مَا أَعْطَيْتُكَ‏.‏
حدثنا مسدد، حدثنا يحيى، عن سفيان، قال حدثني ابراهيم بن ميسرة، عن عمرو بن الشريد، ان ابا رافع، ساوم سعد بن مالك بيتا باربعماية مثقال وقال لولا اني سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول " الجار احق بصقبه ". ما اعطيتك

Bengali

‘আমর ইবনু শারীদ (রহ.) হতে বর্ণিত যে, আবূ রাফি‘ (রাঃ) একটি ঘর ক্রয় করার জন্য আ‘দ ইবনু মালিক (রাঃ)-এর সঙ্গে চারশ’ মিসকাল মূল্য ঠিক করেন। আর বলেন, যদি আমি নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম-কে এ কথা বলতে না শুনতাম যে, প্রতিবেশি তার পার্শ্ববর্তী ভূমির কেনার ক্ষেত্রে সবচেয়ে অধিক হক্দার, তাহলে তোমাকে আমি প্রদান করতাম না। [২২৫৮] (আধুনিক প্রকাশনী- ৬৪৯৭, ইসলামিক ফাউন্ডেশন)

English

Narrated `Amr bin Ash-Sharid:Abu Rafi` sold a house to Sa`d bin Malik for four-hundred Mithqal of gold, and said, "If I had not heard the Prophet (ﷺ) saying, 'The neighbor has more right to be taken care of by his neighbor (than anyone else),' then I would not have sold it to you

Indonesian

Telah menceritakan kepada kami [Musaddad] telah menceritakan kepada kami [Yahya] dari [Sufyan] mengatakan, Telah menceritakan kepadaku [Ibrahim bin Maisarah] dari [Amru bin Syarid], bahwasanya [Abu Rafi'] pernah mengajukan penawaran rumah keada Sa'd bin Malik seharga empat ratus mitsqal, dan ia mengatakan; 'Kalaulah aku tidak emndengar Nabi shallallahu 'alaihi wasallam bersabda: "Tetangga lebih berhak teradap dindingnya" niscaya tidak aku berikan kepadamu

Russian

Сообщается со слов ‘Амра ибн аш-Шарида, что Абу Рафи’ продал дом Са’ду ибн Малику за четыреста мискалей и сказал: «Если бы я не слышал, как Пророк ﷺ сказал: “Сосед имеет больше прав на то, что прилегает к его участку”, то не продал бы его тебе»

Tamil

அம்ர் பின் அஷ்ஷரீத் (ரஹ்) அவர்கள் கூறியதாவது: அபூராஃபிஉ (ரலி) அவர்களிடம் சஅத் பின் மாலிக் (ரலி) அவர்கள் ஒரு வீட்டை நானூறு பொற்காசுகளுக்கு விலைபேசினார்கள். (வீட்டின் உரிமையாளர்) அபூராஃபிஉ (ரலி) அவர்கள் ‘அண்மையில் இருப்பதால் அண்டை வீட்டாரே அதிக உரிமைபடைத்தவராவார்’ என்று நபி (ஸல்) அவர்கள் கூறியதை நான் செவியுற்றிராவிட்டால் உங்களுக்கு நான் (இந்த வீட்டை) வழங்கியிருக்கமாட்டேன் என்று சொன்னார்கள். அத்தியாயம் :

Turkish

Amr b. Şer!d şöyle anlatmıştır: Ebu Rafi', Sa'd b. Malik ile (onun evinin bitişiğindeki) bir evi dörtyüz miskal bedel ile satın almak için pazarlık etti. Sa'd b. Malik Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem' den "Komşu komşuya en öncelikli şefidir" buyururken işitmiş olmasaydım bu evi sana vermezdim dedi. Fethu'l-Bari Açıklaması: "Zekat memurunun kendisine hediye verilmesi için hile yapması." İmam Buhari bu konuda Ebu Humeyd es-Saidl'nin İbnü'l-Utbiyye olayı hakkındaki hadisine yer vermiştir. Bu hadisin açıklamasının bir kısmı Hibe bölümünde geçmişti. Hadisin tam açıklaması inşallah Ahkam bölümünde gelecektir. Bu hadisin atılan başlığa uygunluğu şu açıdandır: Zekat memurunun kendisine hediye edilen şeyi mülkyetine geçirmesi, memur olmasından dolayıdır. O kişi kendisine hediye edilen şey üzerinde uğruna çalıŞtığı hak sahiplerinin değil, sadece kendisinin söz sahibi olduğuna inanıyordu. İşte bundan dolayı Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona kendisine bu hediyenin verilmesinin sebebinin uğruna çalıştığı haklar olduğunu beyan etti ve ona evinde kalsaydı, kimsenin kendisine hediye vermeyeceğini açıkladı. Dolayısıyla sözkonusu malların hediye yoluyla eline sırf geçmiş olmasıyla onu helal sayması uygun bir hareket değildir. Zira bu ancak sadece kendi hakkının sözkonusu olduğu yerlerde düşünülebilir. İbn Battal şöyle demiştir: Bu hadis, zekat memuruna verilen hediyenin yaptığı iyiliğe teşekkür veya onun gönlünü kazanma ya da hak karşısındaki kendi konumuna tamah etmekten kaynaklandığını göstermektedir. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kendisine verilen hediye açısından Müslümanlardan herhangi bir fert gibi olduğuna ve onlardan daha üstün olmadığına, o malı sırf kendisine ayırmasının caiz olmadığına işaret etmektedir. "İmam Ebu Hanife Müslümanlar arasında bu aldatmayı caiz kıldı." Yani Ebu Hanife, ortak olan kişi söz konusu malı şuf'a yoluyla satın almaya kalktığında fahiş bir fiyat verme veya fiyatta fahiş bir artış nedeniyle aldanma korkusuyla almadığı takdirde hakkını ortadan kaldırma konusunda hileye cevaz verdi. Buhari yukarıda geçen hak etme meselesine yer vererek o kişinin şuf' a hakkını ortadan kaldırmak için hileye niyet etmesine bunu delil getirdi ve ardından ayıp dolayısıyla malı geri iade etme meselesinden bahsetti. Böylece bunun bir tahakküm olduğunu açıklamak istedi. Bunun gereği o kişinin fazlasını değil, sadece teslim aldığını geri vermekle yükümlü olmasıdır. İbn Battal şöyle demiştir: Bu haberden anlaşılan, yukarıda zikredilen sarf akdi veya başka bir yolla Müslümanların alışverişIerinden hiçbirinde hileye başvurmanın caiz olmadığıdır. Biz de şunu ekleyelim: Bu sonuç şu şekilde ortaya çıkmaktadır: Hadisin lafzı her ne kadar haber kipinde ise de manası yasaklık ifade etmektedir. Bu hadisin genelliğinden Müslümanların alışverişIerinden hiçbirinde hileye başvurmanın helal olmadığı hükmü anlaşılmaktadır. Buna bir dinarı değerinden daha fazlası ile değiştirmek suretiyle sarf akdi ve başka yollar dahildir

Urdu

ہم سے مسدد نے بیان کیا ‘ کہا ہم سے یحییٰ نے بیان کیا ‘ ان سے سفیان نے ‘ ان سے ابراہیم بن میسرہ نے بیان کیا ‘ ان سے عمرو بن شرید نے کہ ابورافع رضی اللہ عنہ نے سعد بن مالک رضی اللہ عنہ کو ایک گھر چار سو مثقال میں بیچا اور کہا کہ اگر میں نے نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم سے یہ نہ سنا ہوتا کہ پڑوسی حق پڑوس کا زیادہ حقدار ہے تو میں آپ کو یہ گھر نہ دیتا ( اور کسی کے ہاتھ بیچ ڈالتا ) ۔