Arabic

حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ـ رضى الله عنهما ـ قَالَ قَالَ عُمَرُ لَقَدْ خَشِيتُ أَنْ يَطُولَ بِالنَّاسِ زَمَانٌ حَتَّى يَقُولَ قَائِلٌ لاَ نَجِدُ الرَّجْمَ فِي كِتَابِ اللَّهِ‏.‏ فَيَضِلُّوا بِتَرْكِ فَرِيضَةٍ أَنْزَلَهَا اللَّهُ، أَلاَ وَإِنَّ الرَّجْمَ حَقٌّ عَلَى مَنْ زَنَى، وَقَدْ أَحْصَنَ، إِذَا قَامَتِ الْبَيِّنَةُ، أَوْ كَانَ الْحَمْلُ أَوْ الاِعْتِرَافُ ـ قَالَ سُفْيَانُ كَذَا حَفِظْتُ ـ أَلاَ وَقَدْ رَجَمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَرَجَمْنَا بَعْدَهُ‏.‏
حدثنا علي بن عبد الله، حدثنا سفيان، عن الزهري، عن عبيد الله، عن ابن عباس رضى الله عنهما قال قال عمر لقد خشيت ان يطول بالناس زمان حتى يقول قايل لا نجد الرجم في كتاب الله. فيضلوا بترك فريضة انزلها الله، الا وان الرجم حق على من زنى، وقد احصن، اذا قامت البينة، او كان الحمل او الاعتراف قال سفيان كذا حفظت الا وقد رجم رسول الله صلى الله عليه وسلم ورجمنا بعده

Bengali

ইবনু ‘আব্বাস (রাঃ) হতে বর্ণিত। তিনি বলেন, ‘উমার (রাঃ) বলেছেন, আমার আশঙ্কা হচ্ছে যে, দীর্ঘ যুগ পার হবার পর কোন লোক এ কথা বলতে পারে যে, আমরা আল্লাহর কিতাবে পাথর মেরে হত্যার বিধান পাচ্ছি না। ফলে এমন একটি ফরজ ত্যাগ করার কারণে তারা পথভ্রষ্ট হবে যা আল্লাহ্ অবতীর্ণ করেছেন। সাবধান! যখন প্রমাণ পাওয়া যাবে অথবা গর্ভ বা স্বীকারোক্তি পাওয়া যাবে তখন যিনাকারীর জন্য পাথর মেরে হত্যার বিধান নিঃসন্দেহে অবধারিত। সুফিয়ান (রহ.) বলেন, এরকমই আমি স্মরণ রেখেছি। সাবধান! রাসূলুল্লাহ্ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম পাথর মেরে হত্যা করেছেন, আর আমরাও তারপরে পাথর মেরে হত্যা করেছি। [২৪৬২] (আধুনিক প্রকাশনী- ৬৩৫৬, ইসলামিক ফাউন্ডেশন)

English

Narrated Ibn `Abbas:`Umar said, "I am afraid that after a long time has passed, people may say, "We do not find the Verses of the Rajam (stoning to death) in the Holy Book," and consequently they may go astray by leaving an obligation that Allah has revealed. Lo! I confirm that the penalty of Rajam be inflicted on him who commits illegal sexual intercourse, if he is already married and the crime is proved by witnesses or pregnancy or confession." Sufyan added, "I have memorized this narration in this way." `Umar added, "Surely Allah's Messenger (ﷺ) carried out the penalty of Rajam, and so did we after him

Indonesian

Telah menceritakan kepada kami ['Ali bin Abdullah] telah menceritakan kepada kami [Sufyan] dari [Az Zuhri] dari ['Ubaidullah] dari [Ibnu 'Abbas] radliyallahu'anhuma, mengatakan; [Umar] mengatakan; "aku khawatir jika waktu telah berlalu sekian lama, kemudian ada orang yang mengatakan; 'kami tidak menemukan rajam dalam kitabullah.' Sehingga mereka tersesat dengan meninggalkan kewajiban yang Allah turunkan, ketahuilah bahwasanya rajam adalah keharusan bagi yang berzina dan telah menikah, ada bukti yang menguatkan, atau ada kehamilan atau ada pengakuan." Sufyan mengatakan, demikian aku menghafalnya; (Umar berkata;) "ketahuilah, bahwasanya Rasulullah Shallallahu'alaihiwasallam pernah merajam, maka kami pun merajam sepeninggalnya

Russian

Сообщается со слов Ибн ‘Аббаса, да будет доволен Аллах им и его отцом, что ‘Умар сказал: «Я боюсь, что по прошествии долгого времени, люди начнут говорить: “Мы не находим упоминания о побивании камнями в Книге Аллаха”. И они впадут в заблуждение из-за отказа исполнять обязанность, о которой говорилось в ниспосланном Аллахом. Поистине, побиванию камнями подлежит всякий, кто состоял в браке и совершил прелюбодеяние, при наличии доказательства (показания четырёх свидетелей прелюбодеяния), или беременности, или признания»

Tamil

இப்னு அப்பாஸ் (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: உமர் (ரலி) அவர்கள் கூறினார்கள்: காலப்போக்கில் மக்களில் சிலர் “இறை வேதத்தில் கல்லெறி (ரஜ்ம்) தண்டனை காணப்படவில்லையே?” என்று கூறி, இறைவன் அருளிய கடமை ஒன்றைக் கைவிடுவதன்மூலம் வழிதவறிவிடுவார்களோ என நான் அஞ்சுகிறேன். அறிந்துகொள்ளுங்கள்: திருமணமான ஒருவர் விபசாரம் புரிந்து, அதற்கு சாட்சி இருந்தாலோ, அல்லது கர்ப்பம் உண்டானாலோ, அல்லது ஒப்புதல் வாக்குமூலம் அளித்தாலோ அவருக்குக் கல்லெறி தண்டனை உண்டு என்பது நிச்சயமாகும். (இதன் அறிவிப்பாளர்களில் ஒருவரான) சுஃப்யான் (ரஹ்) அவர்கள் கூறுகிறார்கள்: “அறிந்துகொள்ளுங்கள்! அல்லாஹ்வின் தூதர் (ஸல்) அவர்கள் கல்லெறி தண்டனை நிறைவேற்றினார்கள். அவர்களுக்குப்பின் நாங்களும் அதை நிறைவேற்றினோம்” (என்றும் உமர் (ரலி) அவர்கள் கூறினார்கள்). இவ்வாறுதான் நான் மனனமிட்டுள்ளேன். அத்தியாயம் :

Turkish

Abdullah b. Abbas'ın nakline göre Hz. Ömer şöyle demiştir: Uzun bir zaman sonra bazı kimselerin "Biz Allah'ın kitabında recm cezasını bulmuyaruz" demesinden ve böylece Allah'ın indirmiş olduğu bir farızayı terk etmek suretiyle sapmalarından endişe etmişimdir. Dikkat edinizi Evli olduğu halde zina eden kimse üzerine buna dair bir beyyine bulunduğu yahut gebelik veya itiraf olduğunda recm cezası sabit olmuş bir haktır. Süfyan b. Uyeyne: Ben bunu böylece ezberledim dedikten sonra Ömer "Dikkat edin! Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem recm yaptı, ondan sonra da biz yaptık" dedi, demiştir. Fethu'l-Bari Açıklaması: İmam Buhari "Zina İtirafı" başlığını yukarıya aldığımız iki hadiste "itiraf" kelimesi yer aldığı için kullanmıştır. Maiz olayının açıklamasında zina ikrarının tekrarlanmasının şaıt olup olmadığı incelenmişti. Bir kez yapılan ikrara ceza uygulanacağı kanaatini taşıyan bilginler bu hadisteki itirafın mutlak olarak yer almasına dayanmışlardır. Maiz kıssasında zina itirafının tekrarlanması bu haberle çelişmez. Çünkü bu olay -daha önce geçtiği üzere- özel bir uygulamadır. ".......'' Enşudukellahe" yani Aııah adına sana soruyorum demektir. "........' Kane aslfen ala haza" Bu ikinci işaret, şikayette bulunan davacının -hasmına yöneliktir. Bu kişi zina eden kadının kocasıdır. Şuayb rivayetinde "el-asıf el-edr = ücret karşılığı hizmetçi" tabirini kullanmıştır. Bu açıklama, habere dışarıdan katılmıştır. "Yüz koyun ve hizmetçi." Hizmetçiden maksat, hizmet için tahsis edilen cariye demektir. "Oğluna da yüz değnek vurulacak ve bir yıl sürgüne gönderilecek." Nevevi bunu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu şekilde hüküm vermesinin nedeni o çocuğun bekar olduğunu bilmesi ve zinayı itiraf etmesi dolayısıyladır diye açıklanmıştır. Hadisten Çıkan Sonuçlar 1. Bir olayı hükme bağlarken gerek nassa (ayet veya hadis) bakma, gerekse hüküm çıkarma (istinbat) şeklinde olsun Allah'ın kitabına başvurmak gerekir. 2. Bir meseleyi pekiştirmek için onun üzerine yemin etmek caizdir, 3.Yemin verilmediği halde yemin etmek de mümkündür. 4. Nebi s.a.v. güzel ahlak sahibi idi ve kendisine aksinin daha evla olduğu bir tarzda hitap eden kişiye sabırlı davranırdl. 5. "Aramızda hakka göre hüküm ver" şeklinde hitapta bulunan kimseye canı sıkılmayan hakim örneğinde olduğu gibi Nebi s.a.v.'in yolundan giden hakimler övülür. Beydavi şöyle demiştir: Kadının kocasıyla çocuğun babasının Nebi s.a.v.'in Allah'ın hükmünden başka bir şekilde hükmetmeyeceğini bilmelerine rağmen Allah'ın kitabına göre hüküm vermesini istemek üzere gelmeleri, Resulullah s.a.v.'in aralarında hüküm verirken -karşılıklı sulh yoluyla veya dostane olanı tercih etme şeklinde değil- hak neyse ona göre hüküm vermesi içindir. Çünkü hüküm veren hakim tarafların rızasıyla sulh yoluyla veya dostça olanı tercih etme şekilde hüküm verebilir. 6. Büyüklere hitap ederken güzel edep, dava görülürken davalı kişi daha sonra gelmiş bile olsa sözü ona vermeyi gerektirir. 7. Devlet başkanı (yetkili makam) dava esnasında taraflar birlikte gelmiş ve onlardan her birinin davacı olması mümkün bile olsa dava görülürken aralarından dilediğine söz verebilir. 8. Davacının hakimden, fetva soranın alimden konuşmak için izin alması müstehabtır. 9. Had cezasını gerektiren bir suçu itiraf eden kimseye -kendisine ortak olan kişi bunu itiraf etmese bile- devlet başkanının (yetkili makamın) gerekli cezayı uygulaması gereklidir. 10. İnsanların içine çıkmayı adet haline getirmemiş, hep evde oturan bir kadın (muhaddere) duruşma meclisine gelmekle yükümlü tutulamaz. Tam tersine böyle bir kadının lehine veya aleyhine hükmedecek bir şahıs göndermek caizdir. Nesa! bu konu için eserinde bir başlık kullanmıştır. 11. Hüküm isteyen davacı, dava konusu olayda neler yaşanmışsa tümünü dile getirmelidir. Çünkü müftü veya hakim anlatılanlardan o mesele ile ilgili hükmü verecek bir takım ipuçları elde edebilir. Zira Nebi s.a.v.'e gelen kişi "Benim oğlum bu adamın yanında ücretli çalışıyordu" demiştir. Çocuğun babası zinanın hükmünü sormak üzere gelmişti. Bunun arkasında yatan sır şuydu: Baba oğlu için herhangi bir bahane ve mazaret ortaya koymak istiyordu. Oğlunun zina yapmakla meşhur olmadığını, mesela kadına saldırmadığını, onu zinaya zorlamadığını, bunun daha fazla kaynaşma ve nazlanma sonucunu doğuran uzun süre birlikte bulunma neticesinde meydana geldiğini ileri sürmek istiyordu. Buradan yabancı bir erkekle kadının mümkün mertebe birbirlerinden uzak tutulmalarına teşvik olduğu anlaşılmaktadır. Zira birlikte bulunmak bazen fesada götürür ve şeytan kadını kullanarak kişiyi fesada düşürür. 12. Daha üstün pozisyonda olan varken böyle olmayanın fetva istemesi caizdir. Bu hadis mesela sahabi varken tabiOndan birisinin fetva veremeyeceğini söyleyen kimseye de açık bir redtir. 13. Sahabiler Nebi s.a.v.'in döneminde ve onun bulunduğu beldede fetva veriyorlardı. 14. Had cezası fidye kabul etmez. Bu hüküm zina, hırsızlık, hirabe ve sarhoşluk verici madde içme açısından bilginlerin üzerinde görüş birliğine vardıkları husustur. İHete iftira (kazf) suçunda ihtilaf edilmişti( Ancak sahih olanı bu suçun da diğer had suçları gibi olduğudur. Fidye kısasen öldürme ve zarar verilen organa karşılık organı kısas etme suçlarında olduğu gibi bedensel cezalarda geçerlidir. 15. Gayri meşru bir temele dayanan sulh reddedilir ve bu konuda alınan mal geri iade edilir. İbn Dakik el-Id şöyle demiştir: Böylece bazı fıkıh bilginlerinin fasid olan bazı akitler açısından ileri sürdükleri mazeretIerin zayıf olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu bilginlere göre ihtilafa düşen iki kişi razı oldukları takdirde ve her biri diğerine tasarruf izni verdiğinde fasid akitler geçerlidir demişlerdir. Oysa gerçek şudur: Tasarrufa izin, sahih akitlerle kayıtlıdır. 16. Had cezasını uygulamada hakimin kendi yerine başka birisini geçirmesi caizdir. 17. Hür olan bir kimseyi kiralamak (ücret mukabili çalıştırmak) caizdir. Bir babanın buna ihtiyaç duyduğu takdirde küçük çocuğunu çalıştırmak isteyen bir kimsenin yanında ücret mukabili çalıştırması caizdir. 18. Zina eden kişilerin durumları birbirinden farklı olduğu halde her birine kendisine uygun olan ceza verilir. Çünkü hadiste ücretli çalışan hizmetçiye sopa cezası verilirken kadın recm edilmiştir. Zina edenlerden birisi hür, diğeri köle olduğunda da hüküm böyledir. Aynı şekilde ergenlik yaşına ermiş bir erkek, bir kız çocuğuyla veya akıllı bir erkek, akıl hastası bir kadınla zina ettiği takdirde ergenlik çağına ermiş erkekle, aklı başında kişiye had cezası uygulanırken, çocuğa ve akıl hastasına uygulanmaz. Bunun aksi durumda da hüküm böyledir

Urdu

ہم سے علی بن عبداللہ نے بیان کیا، کہا ہم سے سفیان نے بیان کیا، ان سے زہری نے، ان سے عبیداللہ نے اور ان سے ابن عباس رضی اللہ عنہما نے بیان کیا کہ عمر رضی اللہ عنہ نے کہا میں ڈرتا ہوں کہ کہیں زیادہ وقت گزر جائے اور کوئی شخص یہ کہنے لگے کہ کتاب اللہ میں تو رجم کا حکم ہمیں کہیں نہیں ملتا اور اس طرح وہ اللہ کے ایک فریضہ کو چھوڑ کر گمراہ ہوں جسے اللہ تعالیٰ نے نازل کیا ہے۔ آگاہ ہو جاؤ کہ رجم کا حکم اس شخص کے لیے فرض ہے جس نے شادی شدہ ہونے کے باوجود زنا کیا ہو بشرطیکہ صحیح شرعی گواہیوں سے ثابت ہو جائے یا حمل ہو یا کوئی خود اقرار کرے۔ سفیان نے بیان کیا کہ میں نے اسی طرح یاد کیا تھا آگاہ ہو جاؤ کہ رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم نے رجم کیا تھا اور آپ کے بعد ہم نے رجم کیا تھا۔