Arabic

وَقَالَ أَصْبَغُ أَخْبَرَنِي ابْنُ وَهْبٍ، عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ـ رضى الله عنه ـ قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي رَجُلٌ شَابٌّ وَأَنَا أَخَافُ عَلَى نَفْسِي الْعَنَتَ وَلاَ أَجِدُ مَا أَتَزَوَّجُ بِهِ النِّسَاءَ، فَسَكَتَ عَنِّي، ثُمَّ قُلْتُ مِثْلَ ذَلِكَ، فَسَكَتَ عَنِّي ثُمَّ قُلْتُ مِثْلَ ذَلِكَ، فَسَكَتَ عَنِّي ثُمَّ قُلْتُ مِثْلَ ذَلِكَ، فَقَالَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم ‏ "‏ يَا أَبَا هُرَيْرَةَ جَفَّ الْقَلَمُ بِمَا أَنْتَ لاَقٍ، فَاخْتَصِ عَلَى ذَلِكَ أَوْ ذَرْ ‏"‏‏.‏
وقال اصبغ اخبرني ابن وهب، عن يونس بن يزيد، عن ابن شهاب، عن ابي سلمة، عن ابي هريرة رضى الله عنه قال قلت يا رسول الله اني رجل شاب وانا اخاف على نفسي العنت ولا اجد ما اتزوج به النساء، فسكت عني، ثم قلت مثل ذلك، فسكت عني ثم قلت مثل ذلك، فسكت عني ثم قلت مثل ذلك، فقال النبي صلى الله عليه وسلم " يا ابا هريرة جف القلم بما انت لاق، فاختص على ذلك او ذر

Bengali

আবূ হুরাইরাহ (রাঃ) হতে বর্ণিত। তিনি বলেন, আমি নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম-এর কাছে বললাম, হে আল্লাহর রাসূল! আমি একজন যুবক। আমার ভয় হয় যে, আমার দ্বারা না জানি কোন গুনাহর কাজ সংঘটিত হয়ে যায়; অথচ আমার কাছে নারীদেরকে বিয়ে করার মতো কিছু নেই। এ কথা শুনে নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম চুপ থাকলেন। আমি আবার ও কথা বললাম। তিনি চুপ থাকলেন। আমি আবারও ও কথা বললাম। তিনি চুপ থাকলেন। আবারও ও কথা বললে নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম উত্তর দিলেন, হে আবূ হুরাইরাহ! তোমার ভাগ্যলিপি লেখা হয়ে গেছে আর কলমের কালি শুকিয়ে গেছে। তুমি খাসি হও বা না হও, তাতে কিছু আসে যায় না। (আধুনিক প্রকাশনীঃ ৪৭০৩, ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ ৪৭০৫ শেষাংশ)

English

Narrated Abu Huraira: I said, "O Allah's Messenger (ﷺ)! I am a young man and I am afraid that I may commit illegal sexual intercourse and I cannot afford to marry." He kept silent, and then repeated my question once again, but he kept silent. I said the same (for the third time) and he remained silent. Then repeated my question (for the fourth time), and only then the Prophet said, "O Abu Huraira! The pen has dried after writing what you are going to confront. So (it does not matter whether you) get yourself castrated or not

Indonesian

Telah menceritakan kepada kami [Qutaibah bin Sa'id] Telah menceritakan kepada kami [Jarir] dari [Isma'il] dari [Qais] ia berkata; [Abdullah] berkata; Kami pernah berperang bersama-sama dengan Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam, dan saat itu kami tak punya apa-apa. Kemudian kami pun berkata, "Apakah kami harus mengebiri?" Dan ternyata beliau pun melarang kami untuk melakukannya, lalu beliau memberikan rukhshah kepada kami, yakni menikahi wanita meskipun dengan mahar kain. Kemudian membacakan ayat: "Wahai orang-orang yang beriman, janganlah kamu mengharamkan sesuatu yang baik yang dihalalkan Allah untuk kalian, dan janganlah kalian melampau batas, sesungguhnya Allah tidak menyukai orang yang melampaui batas." (QS. Almaidah 87). [Ashbagh] berkata; Telah mengabarkan kepadaku [Ibnu Wahb] dari [Yunus bin Yazid] dari [Ibnu Syihab] dari [Abu Salamah] dari [Abu Hurairah] radliallahu 'anhu, ia berkata; Aku berkata, "Wahai Rasulullah, aku adalah seorang pemuda, dan aku khawatir terhadap diriku bila terjerumus dalam kekejian, namun aku tidak memiliki sesuatu untuk menikahi wanita." Beliau terdiam. Aku pun berkata lagi seperti itu, beliau masih terdiam. Aku pun mengulanginya kembali, maka Nabi shallallahu 'alaihi wasallam bersabda: "Wahai Abu Hurairah, qalam telah mengering (takdir telah ditetapkan) atas semua yang harus kamu hadapi, bolehlah kamu mengebiri, atau silahkan tinggalkan

Russian

Сообщается, что Абу Хурайра, да будет доволен им Аллах, сказал: «(Однажды) я сказал (Пророку ﷺ): “О Посланник Аллаха, поистине, я молод, и я боюсь, что могу совершить прелюбодеяние, а жениться я не в состоянии!” — но он ничего не ответил мне. Потом я сказал ему то же самое ещё раз, и он (опять) промолчал, потом я сказал ему то же самое ещё раз, и он (опять) промолчал, потом я сказал ему то же самое ещё раз, и (на этот раз) Пророк ﷺ сказал: “О Абу Хурайра, высохло перо(, записавшее) то, с чем тебе (предстоит) столкнуться, а поэтому ты можешь как оскопить себя, так и отказаться от этого”»

Tamil

அபூஹுரைரா (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: நான் (ஒருமுறை) ‘‘அல்லாஹ்வின் தூதரே! நான் ஓர் இளைஞன்; பெண்களை மணமுடித்துக்கொள்ளத் தேவையான பொருள் ஏதும் என்னிடம் இல்லை. (இந்நிலையில்) நான் தவறான வழிக்குச் சென்றுவிடுவேனோ என என்னைப் பற்றி நானே அஞ்சுகிறேன். (நான் காயடித்துக்கொள்ளலாமா?)” என்று கேட்டேன். அதற்கு நபி (ஸல்) அவர்கள் (பதிலளிக்காமல்) மௌனமாக இருந்தார்கள். மீண்டும் நான் முன்போலவே கேட்டேன். அப்போதும் மௌனமாகவே இருந்தார்கள். பிறகும் நான் முன்போலவே கேட்டேன். அப்போதும் மௌனமாகவே இருந்தார்கள். பிறகு (நான்காவது முறையாக) முன்போலவே நான் கேட்டபோது, ‘‘அபூஹுரைரா! நீங்கள் (வாழ்க்கையில்) சந்திக்கவிருக்கின்ற அனைத்தையும் (ஏற்கெனவே எழுதியாயிற்று. அவற்றை) எழுதிய எழுதுகோலும்கூட காய்ந்துவிட்டது. எனவே, நீங்கள் காயடித்துக்கொள்ளுங்கள்; அல்லது சும்மா இருங்கள். (எல்லாம் ஒன்றுதான்)” என்று சொன்னார்கள். அத்தியாயம் :

Turkish

Ebu Hureyre r.a.'dan, dedi ki: "Ey Allah'ın Rasulü! Ben genç bir erkeğim. Bununla birlikte kendi hakkımda kötü bir iş yapacağımdan da korkuyorum. Kadınlarla evlenmek için de elimde hiçbir -şey bulamıyorum, dedim. Sustu, bana bir cevap vermedi. Daha sonra yine benzeri bir söz söyledim. Yine sustu, bana cevap vermedi. Daha sonra tekrar ona benzeri bir söz söyledim, yine sustu, bana bir cevap vermedi. Sonra bir daha benzeri bir şey söyledim, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Ey Ebu Hureyre, kalem senin ne ile karşılaşacağını yazmış ve mürekkebi kurumuştur. Buna göre ister kendini hadım et, ister vazgeç." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Evlenmemenin mekruh oluşu." Burada (evlenmeme diye tercüme edilen) 'tebettül'den maksat, evlenmekten ve buna bağlı olan zevklerden uzaklaşıp ibade te yönelmektir. Şanı yüce Allah'ın: "Ve yalnız ona yöneldikçe yöneı."(Müzzemmil, 8) buyruğunda emredilen "tebettül"ü Mücahid tefsir edip, şöyle açıklamıştır: Ona tam bir ihlasla bağlan. Bu, anlam yoluyla bir tefsirdir. Yoksa tebettül'ün asıl anlamı, uzak kalmak demektir. Yani sen her şeyden uzaklaşarak ona yöne!. Fakat her şeyden uzaklaşarak Allah'a yönelmenin gerçekleşmesi, ancak yalnızca ona ihlasla ibadet ile sözkonusu olacağından bu şekilde tefsir edilmiştir. "Hayaları burmak", aslında erkeklerin yumurtalıklarının üzerini yarıp, onları çıkarmaktır. Onları bu işi yapmaktan men etmesindeki hikmet ise kafirlere karşı cihadın devam etmesi için nesiin çoğalmasının istenmesidir. Yoksa bu hususta izin vermiş olsaydı, muhtemelen peşpeşe bunu çokça yaparlardı. Böylelikle nesil kesilir, Müslümanlar nesiin kesilmesi sonucu azalır, kafirler çoğalırdı. Bu ise Muhammed'in Nebi olarak gönderilmesi maksadına aykırıdır. "O da bize bunu nehyetti." Buradaki nehyin Ademoğulları hakkında -daha önce geçen gerekçeler sebebiyle- haram kılmak anlamıyla bir nehiy olduğunda görüş ayrılığı yoktur. Ayrıca bu uygulamada nefse eziyet vermek, bazen ölüme kadar götürebilecek zarar ile birlikte hilkati değiştirmek gibi fesadlar da bulunmaktadır. Bu uygulama ile erkeklik özelliği ortadan kaldırılmakta, Allah'ın hilkati değiştirilmekte, nimete karşı da nankörlük edilmektedir. Çünkü kişinin erkek olarak yaratılması, pek büyük nimetlerden birisidir. Kişi bunu ortadan kaldıracak olursa, kendisini kadına benzetmeye çalışmış ve mükemmelliktense, eksikliği tercih etmiş olur. Kurtubi dedi ki: Ademoğulları dışında hayvanların da burulması, yasaklanmış bir şeydir. Ancak etin lezzetinin artırılması ya da ona gelecek bir zararın önlenmesi gibi bir menfaatin sağlanması hali müstesnadır. Nevevi ise: Eti yenmeyen hayvanların burulması mutlak olarak haramdır, demektedir. "Elbise karşılığında kadının nikahlanmasına ... " Buradaki kasıt, belli bir süreye kadar yapılan mut'a nikahıdır. "Günaha düşmek (el-anet)." Burada zina anlamındadır. Günah, hayasızlık, ağır iş, hoşlanılmayan iş hakkında da (bu lafız) kullanılır. "Ne ile karşılaşacağını yazan kalemin mürekkebi kurumuştur." Yani Levh-i Mahfuz'da yazılan ve takdir edilen şeyler yerini bulacaktır. Mukadderatın kendisiyle yazıldığı kalem artık kurumuş, mürekkebi kalmamıştır. Çünkü kendisiyle yazılacak şeyler de bitmiş bulunmaktadır. Iyad dedi ki: Allah'ın yazması, Levhi ve Kalemi, iman ettiğimiz ve ilmini yüce Allah'ın kendisine havale ettiğimiz gayb ilmindendir. "Artık buna göre ister hayalarını bur, ister bırak." Yani sen bunu yapsan da, yapmasan da kader mutlaka yerine gelecektir. İfadede kendini burmanın hükmü sözkonusu edilmemiştir. Cevaptan çıkan anlam şudur: Bütün işler Allah tarafından ezelde takdir edilmiştir. Dolayısıyla hadım olmak da, olmamak da aynı şeydir. Onun takdir ettiği ne ise, mutlaka o gerçekleşecektir. "Buna göre" yani sen artık her şeyin Allah'ın kazası ve kaderi ile meydana geldiğini bildiğine göre, istediğini yap. Fakat burada hadım olmaya izin verilmiş değildir. Aksine bunun nehyedildiğine bir işaret bulunmaktadır. Şöyle buyurmuş gibidir: Sen her şeyin Allah'ın kazası ile gerçekleştiğini öğrendiğine göre senin kendini burmanda bir fayda olmaz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Osman İbn Maz'un'un bu hususta kendisine izin vermesini istemesi üzerine bu işi yapmasını yasakladığı geçmiş bulunmaktadır. Osman da Ebu Hureyre'nin hicretinden kısa bir süre önce vefat etmişti. Taberani, İbn Abbas'tan şöyle rivayet etmektedir: "Bir adam Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bekarlığından şikayette bulunarak: Hayalarımı burayım mı diye sordu. Allah Rasulü: 'Başkasını buran ya da kendisini burduran bizden değildir', diye buyurdu." Hadiste hayaları burmak yeriimiş bulunmaktadır. Bunun ne gibi zararları olduğu az önce açıklanmıştır. Ayrıca kader tahakkuk ettikten sonra çeşitli çarelere başvurmanın faydası yoktur. Hadisten Çıkartılan Diğer Sonuçlar 1- Kişinin karşı karşıya bulunduğu sıkıntılı bir hali, büyük birisine şikayet etmesi meşrudur. İsterse bu şikayet konusu, müstehcen ve çirkin görülen hususlardan olsun. 2- Mehir bulamayan bir kimsenin evlenmekten vazgeçmemesi gerektiğine işaret vardır. 3- Bir şikayeti üç defaya kadar tekrarlamak caizdir. Susmakla verilen cevapla yetinmeyene de cevap verilebilir. 4- Sadece susmak suretiyle maksadı anlayacağı sanılan kimseye susup cevap vermemek caizdir. 5- Bir ihtiyacının karşılanmasını isteyen bir kimsenin bunu söylemeden önce böyle bir istekte bulunmaktaki mazeretini önceden dile getirmesi, sevilen (müstehab) bir şeydir

Urdu

اور اصبغ نے کہا کہ مجھے ابن وہب نے خبر دی، انہیں یونس بن یزید نے، انہیں ابن شہاب نے، انہیں ابوسلمہ نے اور ان سے ابوہریرہ رضی اللہ عنہ نے بیان کیا کہ میں نے رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم سے عرض کیا کہ یا رسول اللہ! میں نوجوان ہوں اور مجھے اپنے پر زنا کا خوف رہتا ہے۔ میرے پاس کوئی ایسی چیز نہیں جس پر میں کسی عورت سے شادی کر لوں۔ آپ میری یہ بات سن کر خاموش رہے۔ دوبارہ میں نے اپنی یہی بات دہرائی لیکن آپ اس مرتبہ بھی خاموش رہے۔ سہ بارہ میں نے عرض کیا آپ پھر بھی خاموش رہے۔ میں نے چوتھی مرتبہ عرض کیا آپ صلی اللہ علیہ وسلم نے فرمایا اے ابوہریرہ! جو کچھ تم کرو گے اسے ( لوح محفوظ میں ) لکھ کر قلم خشک ہو چکا ہے۔ خواہ اب تم خصی ہو جاؤ یا باز رہو۔ یعنی خصی ہونا بیکار محض ہے۔