Arabic
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ، أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، قَالَ أَخْبَرَنِي خَارِجَةُ بْنُ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ، أَنَّ زَيْدَ بْنَ ثَابِتٍ، قَالَ لَمَّا نَسَخْنَا الصُّحُفَ فِي الْمَصَاحِفِ فَقَدْتُ آيَةً مِنْ سُورَةِ الأَحْزَابِ، كُنْتُ أَسْمَعُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقْرَؤُهَا، لَمْ أَجِدْهَا مَعَ أَحَدٍ إِلاَّ مَعَ خُزَيْمَةَ الأَنْصَارِيِّ، الَّذِي جَعَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم شَهَادَتَهُ شَهَادَةَ رَجُلَيْنِ {مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ}
حدثنا ابو اليمان، اخبرنا شعيب، عن الزهري، قال اخبرني خارجة بن زيد بن ثابت، ان زيد بن ثابت، قال لما نسخنا الصحف في المصاحف فقدت اية من سورة الاحزاب، كنت اسمع رسول الله صلى الله عليه وسلم يقروها، لم اجدها مع احد الا مع خزيمة الانصاري، الذي جعل رسول الله صلى الله عليه وسلم شهادته شهادة رجلين {من المومنين رجال صدقوا ما عاهدوا الله عليه}
Bengali
যায়দ ইবনু সাবিত (রাঃ) হতে বর্ণিত। তিনি বলেন, আমরা যখন সহীফা থেকে কুরআন লিপিবদ্ধ করছিলাম তখন সূরা আহযাবের একটি আয়াত পেলাম না, যা রাসূলুল্লাহ্ সাল্লাল্লাহু ‘আলাইহি ওয়াসাল্লাম-কে তিলাওয়াত করতে শুনেছি। শেষে সেটি খুযায়মা আনসারী ছাড়া অন্য কারও কাছে পেলাম না; যার সাক্ষ্য রাসূলুল্লাহ্ সাল্লাল্লাহু ‘আলাইহি ওয়াসাল্লাম দু’জন পুরুষ সাক্ষীর সমান গণ্য করেছেন। (আয়াতটি হল ৩৩ঃ২৩) مِنَ الْمُؤْمِنِيْنَ رِجَالٌ صَدَقُوْا مَا عَاهَدُوا اللهَ عَلَيْهِ [২৮০৭](আধুনিক প্রকাশনীঃ ৪৪২০, ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ)
English
Narrated Zaid bin Thabit:When we collected the fragramentary manuscripts of the Qur'an into copies, I missed one of the Verses of Surat al-Ahzab which I used to hear Allah's Messenger (ﷺ) reading. Finally I did not find it with anybody except Khuza`ima Al-Ansari, whose witness was considered by Allah's Messenger (ﷺ) equal to the witness of two men. (And that Verse was:) 'Among the believers are men who have been true to their covenant with Allah
Indonesian
Telah menceritakan kepada kami [Abul Yaman] Telah mengabarkan kepada kami [Syu'aib] dari [Az Zuhri] dia berkata; Telah mengabarkan kepadaku [Kharijah bin Zaid bin Tsabit] bahwa [Zaid bin Tsabit] berkata; Tatkala kami mencatat ayat-ayat Al Qur'an dari beberapa Mushaf, aku kehilangan satu ayat dari surat Al Ahzab yang aku sering mendengar Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam membacanya. Aku tidak menemukannya dari siapapun kecuali hanya dari Khuzaimah Al Anshari, orang yang kesaksiannya dianggap oleh Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam sebanding dengan kesaksian dua orang laki-laki. Yaitu ayat: Di antara orang-orang mukmin itu terdapat orang-orang yang menepati apa yang telah mereka janjikan kepada Allah, (Al Ahzab:)
Russian
Сообщается, что Зейд ибн Сабит сказал: «Переписывая листы из (различных копий) Корана, я потерял один аят из суры “аль-Ахзаб”, который часто слышал от Посланника Аллаха ﷺ, и смог найти его только у Хузаймы аль-Ансари, свидетельство которого Посланник Аллаха ﷺ приравнивал к свидетельству двух человек. В этом аяте говорилось (следующее): “Среди верующих есть люди, которые верны тому, что они обещали Аллаху, и есть среди них такие, которые выполнили свой обет, и такие, которые ждут, не изменив (своего решения) ни в чём”»
Tamil
ஸைத் பின் ஸாபித் (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: நாங்கள் (உஸ்மான் (ரலி) அவர்களின் ஆட்சிக் காலத்தில்,) குர்ஆனுக்குப் பிரதிகள் எடுத்தபோது ‘அல்அஹ்ஸாப்’ எனும் (33ஆவது) அத்தியாயத்தின் ஒரு வசனத்தை நான் காணவில்லை. அதை நான் அல்லாஹ்வின் தூதர் (ஸல்) அவர்கள் ஓதக் கேட்டிருந்தேன். குஸைமா அல்அன்சாரீ (ரலி) அவர்களிடம் தவிர வேறு யாரிடமும் அது எனக்குக் கிடைக்கவில்லை. இந்த குஸைமாவின் சாட்சியத்தைத் தான் (ஒருமுறை) அல்லாஹ்வின் தூதர் (ஸல்) அவர்கள் இரண்டு பேரின் சாட்சியத்திற்குச் சமமானதாக ஆக்கினார்கள்.5 (அந்த வசனம் இதுதான்:) ‘‘இறை நம்பிக்கையாளர்களில் சிலர் உள்ளனர். அவர்கள் அல்லாஹ்விடம் தாம் அளித்த வாக்குறுதியில் உண்மையாக நடந்துகொண்டார்கள்.” (33:23)6 அத்தியாயம் :
Turkish
Zeyd İbn Sabit'ten şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Mushafı çoğaltınca, Nebi'in sallallahu aleyhi ve sellem çok sık okuduğunu işittiğim Ahzab suresinden bir ayeti, Ensar'dan Huzeyme'nin dışında hiç kimsenin yanında bulamadım. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem onun şahitliğini iki kişinin şahitliğine denk tutmuştu. Bahsi geçen ayet şuydu: "Müminler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. "(Ahzab 23) Fethu'l-Bari Açıklaması: Ebu Ubeyde bu ayetin [Ahzab 33/23J tefsiri hakkında şöyle demiştir: .......Nahbehu kelimesi "adak" anlamına gelir. Buna göre ayet "kimileri adağını yerine getirmiştir," manası taşır. Ayrıca bu kelime, "can tehlikesi" ve "tehlike" manalarına da gelir. Başka bir müfessir ise şöyle demiştir: .....Nahbe kelimesi asıl itibariyle "adak" anlamına gelir. Ancak daha sonraları herşeyin sonu hakkında kullanılmaya başlanmıştır. Abdurrezzak İbn Hemmam, Ma'mer kanalıyla Hasan-ı Basri'nin ".......kada nahbehu" ayetini 'imanına ve ahdine vefa gösterip canını verenler,' şeklinde tefsır ettiğini rivayet etmiştir. Bu yorum, diğer müfessirlerin yorumlarına aykırıdır. Hatta Hz. Aişe'den buna aykırı olarak şu rivayet nakledilmiştir: "Talha, Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna geldi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona .........ente ya Talha, min men akada nahbehu ('Sen ey Talha! Ahdini yerine getirenlerdensin') buyurdu." Bu rivayeti, İbn Mace ve Hakim' tahriç etmiştir. Ancak Hz. Aişe'den nakledilen hadisi mecaı ile izah edebiliriz. Buna göre geçmiş zaman kipinde olan ......kada fiili, geniş zaman" kipinde olan ........yakdi fiili manasına kullanılmıştır. İbn Ebı Hatim'in tefsirinde Ammar ıbn Yasir; Yahya ıbn Sellam'ın tefsirinde de Hamza ve arkadaşları ah de vefa gösterenler arasında sayılmıştır. Nitekim daha önce Enes İbn Nadr'ın olayı anlatılırken Enes İbn Malik'in onun hakkında söyledikleri aktarılmıştı. Enes İbn Nadr da bu grup içinde yer alır. Hakim'in Ebu Hureyre'den naklettiği hadise göre, Mus'ab İbn Umeyr de bu gruba dahildir. ........Fitnetu le atevha fitne çıkarırlar anlamına gelir. İmam Buhari kelime açıklamasını yaptıktan sonra, daha önce "Kitabu'l-cihad" bölümünün başlarında ayrıntılı biçimde açıkladığımız Enes İbn Nadir olayıyla ilgili olarak Enes İbn Malik'in sözünü nakletti. Hz. Nebi'in çok sık okuduğunu işittiğim Ahzab suresinden bir ayeti, Ensar'dan Huzeyme'nin dışında hiç kimsenin yanında bulamadım. Bu rivayet Zeyd'in Kur'an'ı toplarken sadece kendi bilgisine güvenmediğini, sadece kendi ezberi ile yetinmediğini gösterir. Ancak yine de, bu konuda problem olabilecek bir husus vardır. Şöyle ki; bu hadisin zahiri, Zeyd'in söz konusu ayeti Kur'an'dan kabul ederken sadece Huzeyme ile yetindiğini gösterir. Halbuki bir sözün Kur'an olduğu, ancak tevatür yoluyla sabit olur. Bu itiraza en güzel şu şekilde cevap verilir: Zeyd bu sözü ile bu ayetin yazılı olduğu materyali bulamadığım ifade etmek istemiştir. Yoksa onun ezberlerde de olmadığını kastetmemiştir. Zira hem kendisi, hem de başkaları bu ayeti ezbere bilmekteydi. Nitekim "Kur'an'ın Cem'i" bahsinde gelecek hadiste geçen "Kur'an'ı deri parçalarından ve hurma dallarından araştırmaya başladım," sözü de bunu destekler niteliktedir. Bu hadis, "Fezailu'lKur'an" bölümünde ayrıntılı biçimde ele alınacaktır. Ayrıca yine onun Huzeyme hakkındaki "Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem onun şahitliğini iki kişinin şahitliğine denk tutmuştu," sözü de bunu destekler. Rivayette adı geçen Huzeyme, Huzeyme İbn Sabit'tir. Onun şehadeti ile ilgili hadis, Ebu Davo.d ve Nesaı tarafından şu şekilde tahriç edilmiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bedevinin birinden bir at satın aldı. Bedeviden atın parasını alması için kendisini takip etmesini istedi. Sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem hızlı, bedevi ise yavaş yürüyerek yola koyuldu. Yolda bazı insanlar bedevinin önünü kesip atın fiyatı konusunda pazarlığa başladılar. [Ancak Hz. Nebi'in atı aldığından haberleri yoktu. Bedevi, onlar alıcı olunca Hz. Nebi'e 'Bu atı alıyor musun? Yoksa onu satacağım,' diye seslendi. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun sözünü işitir işitmez, 'Ben bunu senden satın almadım mı?' diye çıkıştı. Bedevi, 'Ne münasebet, Allah'a yemin ederim ki, ben atımı sana satmadım,' dedi. Bunun üzerine Hz. Nebi 'Tam tersine! Ben onu senden satın aldım,' dedi.poBo Bu defa Bedevi, 'O halde bu atı sana sattığıma dair bir şahit getir,' demeye başladı. Onun yanına gelen Müslümanlar, 'Yazıklar olsun sana! Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem hiç doğrudan başka bir şey söyler mi?' diyerek tepkilerini gösteriyorIardı. Nihayet Huzeyme İbn Sabit geldi. Bir müddet konuşulanları dinledi. Sonra 'Ben, senin bu atı ona sattığına şahidim,' dedi. Bunun üzerine Allah Resulü ona 'Ne ile şahitlik edersin?' diye sordu. O da, 'Seni tasdik ederek' diye cevap verdi. Böylece Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Huzeyme'nin şahitliğini iki kişinin şahitliğine denk saydı." Hattabı şöyle demiştir: "Birçok kimse bu hadisi yanlış yorumlamıştır. Bid'at ehli bazı çevreler, bu hadisi kullanarak, doğrulukla tanıdıkları kimselerin iddia ettikleri her şeye şahitlik etmelerinin meşru olduğunu ileri sürmüşlerdir. Halbuki Hz. Nebi bedevinin aleyhine hüküm verirken kendi bilgisine dayanmıştır. Huzeyme'nin şahitliği onun sözünü destekler mahiyettedir ve tartıştığı kimseye karşı ona destek olma niteliğindedir. Böylece bu olay, diğer mahkemelik durumlar açısından bakılınca iki kişinin şahiHiği takdirinde olur." Bu olayda kıvrak zekalı olmanın kazandırdığı üstünlük ortaya çıkmıştır. Kıvrak zekaya sahip olmak, kişinin derecesini yükseltir. Çünkü burada Huzeyme'nin ileri sürdüğü gerekçe, diğer sahabiler tarafından da biliniyordu. Son derece açık olmasına rağmen sadece o, kıvrak zekasıyla bunu ileri sürmüş ve bundan dolayı ödüllendirilmişti. Artık bu olaydan sonra Huzeyme kimin lehine veya aleyhine şahimk ederse, bu, o kimse hakkında yeterli olacaktı]
Urdu
ہم سے ابوالیمان نے بیان کیا، کہا ہم کو شعیب نے خبر دی، ان سے زہری نے بیان کیا، کہا مجھ کو خارجہ بن زید بن ثابت رضی اللہ عنہ نے خبر دی اور ان سے زید بن ثابت رضی اللہ عنہ نے بیان کیا کہ جب ہم قرآن مجید کو مصحف کی صورت میں جمع کر رہے تھے تو مجھے سورۃ الاحزاب کی ایک آیت ( کہیں لکھی ہوئی ) نہیں مل رہی تھی۔ میں وہ آیت رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم سے سن چکا تھا۔ آخر وہ مجھے خزیمہ انصاری رضی اللہ عنہ کے پاس ملی جن کی شہادت کو رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم نے دو مومن مردوں کی شہادت کے برابر قرار دیا تھا۔ وہ آیت یہ تھی «من المؤمنين رجال صدقوا ما عاهدوا الله عليه» ”اہل ایمان میں کچھ لوگ ایسے بھی ہیں کہ انہوں نے اللہ سے جو عہد کیا تھا اس میں وہ سچے اترے۔“