Arabic

حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ، أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، قَالَ أَخْبَرَنِي عُرْوَةُ، فَقُلْتُ لَعَلَّهَا ‏{‏كُذِبُوا‏}‏ مُخَفَّفَةً‏.‏ قَالَتْ مَعَاذَ اللَّهِ‏ نَحْوَهُ
حدثنا ابو اليمان، اخبرنا شعيب، عن الزهري، قال اخبرني عروة، فقلت لعلها {كذبوا} مخففة. قالت معاذ الله نحوه

Bengali

‘উরওয়াহ (রা.) হতে বর্ণিত। তিনি বলেনঃ আমি ‘আয়িশাহ (রাঃ)-কে বললাম সম্ভবত كُذِبُوْا (তাখফীফ সহ)। তিনি বললেন, মা‘আযাল্লাহ! ঐরূপ (كُذُّبُوْا)। [৩৩৮৯] (আধুনিক প্রকাশনীঃ ৪৩৩৫, ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ)

English

Narrated `Urwa:"I told her (`Aisha): (Regarding the above narration), they (Apostles) were betrayed (by Allah)." She said: Allah forbid or said similarly

Indonesian

Russian

Сообщается, что ‘Урва сказал: «Я сказал (‘Аише): “Может правильно читать: “были отвергнуты” (кузибу)?” Она ответила: “Да упасет Аллах!”»

Tamil

உர்வா (ரஹ்) அவர்கள் கூறியதாவது: நான் (ஆயிஷா (ரலி) அவர்களிடம்), “அது அழுத்தல் குறி இல்லாமல் “குஃதிபூ' என்றிருக்கலாம் அல்லவா?” என்று கேட்டேன். அதற்கு அவர்கள், “அல்லாஹ் காப்பாற்றட்டும்' என்று மேற்கண்டபடி சொன்னார்கள். அத்தியாயம் :

Turkish

Urve'den şöyle rivayet edilmiştir: Hz. Aişe'ye bu fiilin şeddesiz olarak كذبوا kuzibu şeklinde olabileceğini söyledim. O da "Bu şekilde okumaktan Allah'a' sığınırım!" dedi. Fethu'l-Bari Açıklaması: İsmaili nüshasına göre Urve bu fiilin şeddesiz olarak ......kuzibu şeklinde okunduğunu söyleyince Hz. Aişe "Böyle okumaktan Allah'a sığınırım!" diyerek tepki göstermiştir. Bu rivayet Hz. Aişe'nin söz konusu fiildeki zamirin Nebilere döndüğünü varsayarak şeddesiz kıraati inkar ettiğini açıkça göstermektedir. Ancak ifade ettiğim gibi, o zamir Nebileri göstermemektedir. Bu durumda, sabit olan bu kıraati inkar etmenin bir manası yoktur. Muhtemelen Hz. Aişe'ye, kıraat konusunda otorite sayılan insanlardan böyle bir kıraatin olduğu bilgisi ulaşmamıştır. Asım, Yahya İbn Sabit, A'meş, Hamza ve Kisai gibi Kufe imamlarından olan kuralar bu fiili şeddesiz okumuşlardır. Hicazilerden Ebu Ca'fer İbnu'l-Ka'ka' da onlara katılmıştır. Ayrıca bu kıraat, diğer kuralardan İbn Mes'ud, İbn Abbas, Ebu Abdirrahman es-Sülemı, Hasan-ı Basrı ve Hamd İbn Ka'b Kurazı'ye de aittir. Taberı'nin rivayetine göre, kendisine bu ayet sorulunea Saıd İbn Cübeyr şöyle demiştir: Nebiler gönderildikleri toplumların kendilerini tasdik etmelerinden ümitlerini kesmişti. Onlar da Nebilerin kendilerine yalan söylediklerini zannetmişlerdi. Dahhak İbn Müzahim de şöyle demiştir: Bu kelime için Yemen'e gitse m yine de çok bir iş yapmış olmam. Saıd İbn Cübeyr, İbn Abbas'ın sözlerini en iyi anlayan öğrencilerinin başında gelir. İşte o, ayeti benim yukarıda belirttiğim ikinci ihtimale hamletmiştir. Rivayet edildiğine göre Müslim İbn Yesar, Saıd İbn Cübeyr'e "Bir ayet var ki, ne yaptıysam onu anlayamadım," dedi ve bu ayeti [Yusuf 110] okudu. Saıd İbn Cübeyr de "Bu konuda Nebilerin kendilerine yalan söylendiğini zannederek yanlış yaptın," dedi ve yukarıdakine benzer şekilde cevap verdi. Bunun üzerine Müslim: "Benim bir sıkıntımı giderdin. Allah da senin sıkıntını gidersin," dedi ve sonra kalkıp ona sarıldı. Bu yorum, Saıd İbn Cübeyr kanalıyla bizzat İbn Abbas'tan da nakledilmiştir. Nesaı başka bir senetle Saıd İbn Cübeyr kanalıyla İbn Abbas'ın "Nihayet Nebiler ümitlerini yitirip ... " ayeti hakkında şöyle söylediğini nakletmiştir: Nebiler gönderildikleri toplumların iman etmesinden ümitlerini kestiler. Onlar da Nebilerin kendilerine yalan söylediğini zannettiler." Bu rivayetin senedi hasendir. Ayrıca bu rivayet, bu ayetin yorumu hakkında İbn Abbas'tan nakledilen görüşler içinde muteber olmalıdır. Zira o, kendisinin neyi kastettiğini herkesten daha iyi bilir

Urdu