Arabic
حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ، عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ، عَنْ جَابِرٍ ـ رضى الله عنه ـ قَالَ لَمَّا نَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ {قُلْ هُوَ الْقَادِرُ عَلَى أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عَذَابًا مِنْ فَوْقِكُمْ} قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم " أَعُوذُ بِوَجْهِكَ ". قَالَ {أَوْ مِنْ تَحْتِ أَرْجُلِكُمْ} قَالَ " أَعُوذُ بِوَجْهِكَ" {أَوْ يَلْبِسَكُمْ شِيَعًا وَيُذِيقَ بَعْضَكُمْ بَأْسَ بَعْضٍ} قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم " هَذَا أَهْوَنُ ". أَوْ " هَذَا أَيْسَرُ ".
حدثنا ابو النعمان، حدثنا حماد بن زيد، عن عمرو بن دينار، عن جابر رضى الله عنه قال لما نزلت هذه الاية {قل هو القادر على ان يبعث عليكم عذابا من فوقكم} قال رسول الله صلى الله عليه وسلم " اعوذ بوجهك ". قال {او من تحت ارجلكم} قال " اعوذ بوجهك" {او يلبسكم شيعا ويذيق بعضكم باس بعض} قال رسول الله صلى الله عليه وسلم " هذا اهون ". او " هذا ايسر
Bengali
(يَلْبِسَكُمْ) يَخْلِطَكُمْ مِنْ الِالْتِبَاسِ (يَلْبِسُوْا) يَخْلِطُوْا (شِيَعًا) فِرَقًا. يَلْبِسَكُمْ শব্দটি الْتِبَاسٌ থেকে উৎসারিত, তোমাদেরকে মিশ্রিত করে দিবেন,يَلْبِسُوْا তারা মিশ্রিত হয়,شِيَعًا বিভিন্ন দল। ৪৬২৮. জাবির ইবনু ‘আবদুল্লাহ (রাঃ) বলেছেন, যখন এই আয়াত قُلْ هُوَ الْقَادِرُ عَلٰى أَنْ يَّبْعَثَ عَلَيْكُمْ عَذَابًا مِّنْ فَوْقِكُمْ অবতীর্ণ হল তখন রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু ‘আলাইহি ওয়াসাল্লাম বললেন, ‘‘আপনার কাছে আশ্রয় চাচ্ছি, আবার যখন أَوْ مِنْ تَحْتِ أَرْجُلِكُمْ অবতীর্ণ হল, তখনও বললেন, আপনার কাছে আশ্রয় চাচ্ছি এবং যখন أَوْ يَلْبِسَكُمْ شِيَعًا وَّيُذِيْقَ بَعْضَكُمْ بَأْسَ بَعْضٍ অবতীর্ণ হল তখন রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু ‘আলাইহি ওয়াসাল্লাম বললেন, এটা অপেক্ষাকৃত হালকা, তিনি هَذَا أَهْوَنُ কিংবা هَذَا أَيْسَرُ বলেছেন। [৭৩১৩, ৭৪০৬] (আধুনিক প্রকাশনীঃ ৪২৬৭, ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ)
English
Narrated Jabir:When this Verse was revealed: "Say: He has power to send torment on you from above." (6.65) Allah's Messenger (ﷺ) said, "O Allah! I seek refuge with Your Face (from this punishment)." And when the verse: "or send torment from below your feet," (was revealed), Allah's Messenger (ﷺ) said, "(O Allah!) I seek refuge with Your Face (from this punishment)." (But when there was revealed): "Or confuse you in party strife and make you to taste the violence of one another." (6.65) Allah's Messenger (ﷺ) said, "This is lighter (or, this is easier)
Indonesian
Telah menceritakan kepada kami [Abu An Nu'man] Telah menceritakan kepada kami [Hammad bin Zaid] dari ['Amru bin Dinar] dari [Jabir radliallahu 'anhu] dia berkata; tatkala turun ayat: "Katakanlah: "Dialah yang berkuasa untuk mengirimkan azab kepadamu dari atas kamu." Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam bersabda: "Saya berlindung dengan Wajah-Mu." tatkala turun ayat, "atau dari bawah kakimu." Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam bersabda: "Saya berlindung dengan Wajah-Mu." Tatkala turun ayat: 'Atau dia mencampurkan kamu dalam golongan-golongan (yang saling bertentangan) dan merasakan kepada sebahagian kamu keganasan sebahagian yang lain.' Beliau bersabda: "Ini adalah lebih ringan dan lebih mudah
Russian
Сообщается, что Джабир, да будет доволен им Аллах, сказал:\n— Когда был ниспослан этот аят: «Скажи: “Он может наслать на вас наказание сверху…”», Посланник Аллаха ﷺ воскликнул: «Прибегаю к защите лика Твоего! /А‘узу би-ваджхи-Кя!/» Когда (Аллах Всевышний) сказал: «…и из-под ног ваших…», Посланник Аллаха ﷺ воскликнул: «Прибегаю к защите лика Твоего!» — (когда же было сказано): «…или разделить вас на группы и дать одним из вас вкусить силу других», Посланник Аллаха ﷺ сказал: «Это легче»
Tamil
ஜாபிர் (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: “(நபியே!) கூறுக: உங்களுக்கு மேலிருந்தோ உங்கள் கால்களுக்குக் கீழேயிருந்தோ ஏதேனுமொரு வேத னையை உங்கள்மீது அனுப்பவும், அல்லது உங்களைப் பல்வேறு குழுக் களாகப் பிரித்து உங்களில் சிலர் தரும் துன்பத்தை மற்றச் சிலர் சுவைக்கும்படி செய்யவும் அவன் ஆற்றலுள்ளவன்” எனும் (6:65ஆவது) இறைவசனம் அருளப்பெற்றபோது, “உங்களுக்கு மேலிருந்து ஏதேனுமொரு வேதனையை உங்கள்மீது இறக்கிவைக்கவும் அவன் ஆற்றலுள்ளவன்” என்பதைக் கேட்டவுடன் அல்லாஹ்வின் தூதர் (ஸல்) அவர்கள், “(இறைவா!) உன்னிடம் நான் பாதுகாப்புக் கோருகிறேன்” என்று கூறினார்கள். “உங்கள் கால்களுக்குக் கீழேயிருந்து' என்பதைக் கேட்டவுடன் நபி (ஸல்) அவர்கள், “உன்னிடம் பாதுகாப்புக் கோருகிறேன்” என்று கூறினார்கள். “அல்லது உங்களைப் பல்வேறு குழுக்களாகப் பிரித்து உங்களில் சிலர் தரும் துன்பத்தை மற்றச் சிலர் சுவைக்கும்படி செய்யவும்” என்பதைக் கேட்டவுடன் அல்லாஹ்வின் தூதர் (ஸல்) அவர்கள், “இது (முந்தைய வேதனைகளைவிட) “எளிதானது' அல்லது “இது சுலபமானது' ஆகும்” என்று சொன்னார்கள்.7 அத்தியாயம் :
Turkish
Cabir'den rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: "De ki: Allah'ın, size üstünüzden (gökten) azap göndermeye gücü yeter ... " ayeti indiği zaman Nebi Sallallahu Alyhi ve Sellem "[Ya Rabbi] Senin vechine/ zatına sığınırım," şeklinde dua etti. "Ayaklarınızın altından (yerden)" ifadesinden sonra da yine "[Ya Rabbi] Senin vechine/zatına sığınırım," diyerek dua etti. "Ya da sizi birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tartırmaya (gücü yeter.)" ifadesinden sonra "Bu, daha hafiftir" veya "daha kolaydır," buyurdu. Hadisin geçtiği diğer yerler: 7313, Fethu'l-Bari Açıklaması: ...Şiyean ise 'fırkalar" anlamına gelir, ifadesi Ebu Ubeyde'ye aittir. Ayrıca o, şunu' da söylemiştir: "Bu kelimenin tekili .....şla şeklinde gelir." İmam Taberi, Ali İbn Ebı Talha kanalıyla İbn Abbas'ın /şiyean lazfını "birbiri ile çatışan arzular" olarak yorumladığını nakletmiştir ' Kitabu'l-i'tisaım'da ....."Bu, daha hafiftir" veya "daha kolaydır" ifadesi, ......."Bu ikisi, daha hafiftir" veya "daha kolaydır" şeklinde geçmektedir. Bununla Müslümanların birbirine düşmesi ve kiminin hıncının kimine tattınlması kastedilmiştir. İbn Merduye, İbn Abbas'tan Cabir'den gelen hadisi açıklayan bir rivayet nakletmiştir. Söz konusu rivayete göre Hz. Nebi şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden dört şeyi kaldırması için Allah'a yalvardım. Onlardan ikisini kaldırdı, ikisini kaldırmaya ise yanaşmadı. Allah'tan ümmetime gökten azap yağdırmasını, onlara yere batırma cezası vermesini, birbirlerine düşürmesini, bir kısmının hıncını bir kısmına tattırmasını kaldırmasını istedim. Allah Tedld ümmetimden gökten azap yağmasını ve yere batırılarak cezalandırılmalarını kaldırdı. Ancak diğer ikisini kaldırmayı reddettL'i Bu rivayetten ayetin .... üstünüzden ve ayaklarınızın altından kısmı ile ne kastedildiği anlaşılır. Ayrıca ....... ya da sizi birbirinize düşürüp kiminize kiminizin h'incını tattırmaya kısmının anlamı desteklenmiş olur. İbn Merdliye bu rivayetten daha açık başka bir rivayet daha nakletmiştir. Söz konusu hadis, Übey İbn Ka'b'dan gelmektedir. Buna göre Hz. Nebi şöyle buyumuştur: .......azaben fevgıküm gökten azap yağdırmak, .......ev min tahti erculiküm yere batırmaktır. Bu hadise göre gökten azap yağması ile yere batırarak cezalandırılmak, bu ümmetin başına gelmeyecektir. Ancak bu konu tartışmalıdır. Nitekim Ahmed İbn Hanbel ve Taberi "De ki: Allah'ın size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeye ya da sizi birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattı rm aya gücü yeter," ayeti hakkında Übey İbn Ka'b'ın şöyle dediğini nakletmiştir: "Burada dört azaptan bahsedilmiştir. Kuşkusuz hepsi gerçekleşmiştir. Bunlardan ikisi Hz. Nebi'in vefatından yirmi beş yıl sonra meydana gelmiştir. Müslümanlar gruplara ayrılıp birbirlerine karşı şiddete başvurmuşlardır. Geriye iki azap kalmıştır. Elbette bunlar da gerçekleşecektir. Söz konusu bu iki şey, gökten azap yağdırılması ile yere batırmadır." Bu rivayet illetli kabul edilmiştir. Çünkü Übey İbn Ka'b, Hz. Nebi'in vefatından sonra yirmi beş sene yaşamamıştır. Öyle anlaşılıyor ki, onun sözü, "Kuşkusuz hepsi gerçekleşmiştir," ifadesi ile son bulmuştur. Geri kalan ifadeler ise, ravilerden birine aittir. Bu rivayet, Cabir'den ve daha başka sahabilerden gelen hadise aykırı olduğu için de ilIetli kabul edilmiştir. Bu hadisi kendisiyle çatıştığı ileri sürülen hadislerle birkaç şekilde uzlaştırmaya çalışanlar olmuştur: 1- Cabir hadisinde geçen "Allah'tan ümmetime gökten azap yağdırmasını. .. " şeklinde başlayan ifade, belirli bir zaman dilimi ile tahsis edilmiştir. Bir başka ifade ile bu durum, sahabe ve faziletli toplumların varliğı ile sınırlandırılmıştır. Onların bulunmadığı bir dönemde Muhammed ümmetinde de bu tür azapların meydana gelmesi mümkündür. 2- Allah'ın gökten azap yağdırması veya insanları yerin dibine batırması, Muhammed ümmetinin tamamını kapsamayacak şekilde kaldırılmıştır. Ancak belli bir zaman ile sınırlanmadan bazı Müslümanlar için bu tür azaplar gerçekleşebilir. Nitekim bu durum kafir düşmanın saldırısı ve genel kıtlık hadiselerinde de geçerlidir. Bu konuda Sahfh-i Müslim'de Sevbanldan merfU' olarak bir hadis nakledilmiştir. Söz konusu hadisin baş tarafı şöyledir: "Allah Teala yeryüzünün doğu tarafları ile batı taraflarını benim için bir araya getirdi. Ümmetimin hakimiyeti benim için bir araya getirilen bu yerlere kadar uzanacaktır ... " Bu hadiste şu ifade de yer almaktadır: " ... Rabbimden bütün fertlerini kuşatan bir kıtlık ile ümmetimi helak etmemesini, kendilerinden başka bir düşmanı onlara musallat etmemesini, onları gruplara ayırmamasını ve bir kısmının gazabını diğer bir kısmına tattırmamasını istedim. Rabbim de şöyle buyurdu: Ey Muhammed! Ben bir şeye karar verdim mi, o şey mutlaka gerçekleşir. Ümmetin için onları genel kıtlık ile yok etmememi istemiştin, bunu sana verdim. Kendileri dışında köklerini kazıyacak bir düşmanı onlara musallat etmememi istemiştin, bu isteğini de yerine getirdim." Hz. Nebi'in Allah'a Sığındığı Bazı Durumlar 1- İbn Merdliye'nin İbn Abbas'tan naklettiği rivayete göre, Nebi s.a.v. şöyle buyurmuştur: "Ümmetim için Rabbim'den dört şey istedim. Bunlardan ikisini bana verdi, ikisini vermedi. O'ndan gökten azap yağdırmasını ve yeryüzünde boğmayı ümmetimden kaldırmasını istedim. Bunları kaldırdı." 2- İmam Müslim'in Sa'd İbn Ebı Vakkas'tan naklettiği hadise göre, Nebi s.a.v. şöyle buyurmuştur: "Allah'tan ümmetimin boğularak helak olmamasını istedim. Bunu bana lutfetti. O'ndan ümmetimin bütün fertlerini kuşatacak şekilde onları kıtlıkla helak etmemesini istedim. Bunu da bana lutfetti. O'ndan ümmetimin birbirlerine karşı güç kullanmamasını istedim. Bu duamı kabul etmedi." 3- Taberı, Cabir İbn Semure'den buna benzer bir rivayette bulunmuştur. Ancak bu rivayette "ümmetimi açlıkla helak etmemesini" ifadesi vardır. Bütün bu rivayetler, yukarıda bahsettiğimiz iki rivayetin arasını uzlaştırmayı desteklemektedir. Nitekim Müslümanların tamamı değil de, bir kısmı açlıktan ve boğulmaktan can vermiştir. Fakat bunların bütün bireylerine şamil olmasından Muhammed ümmeti korunmuştur
Urdu
ہم سے ابوالنعمان نے بیان کیا، انہوں نے کہا ہم سے حماد بن زید نے بیان کیا، ان سے عمرو بن دینار نے بیان کیا اور ان سے جابر رضی اللہ عنہ نے بیان کیا کہ جب یہ آیت «قل هو القادر على أن يبعث عليكم عذابا من فوقكم» نازل ہوئی تو رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم نے فرمایا کہ اے اللہ! میں تیرے منہ کی پناہ مانگتا ہوں۔ پھر یہ اترا «أو من تحت أرجلكم» آپ صلی اللہ علیہ وسلم نے فرمایا کہ یا اللہ! میں تیرے منہ کی پناہ مانگتا ہوں۔ پھر یہ اترا «أو يلبسكم شيعا ويذيق بعضكم بأس بعض» اس وقت نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم نے فرمایا کہ یہ پہلے عذابوں سے ہلکا یا آسان ہے۔